Ayaklarımın Kadrajıiçimi bir masanın kenarına bırakıp çıkıp gittim öylece öylece işte . .. o anlıktı sanki gavur işi bir çift bilyeden sular damlıyordu ayaklarımın kadrajına . . . farkettin mi bilmiyorum yaramı okşamış parmak izi bırakmıştım yanağının kıyısına yerleşen vapurun güvertesine . .. istanbul yorgundu o gün ben istanbuldan daha yorgun güneşe ibadet eden ay çiçeklerini kıskandım bir memeye ağzını dayamış günahsız bir sabi sübyana sövdüm içimden beyoğluna yürüdüm biraz yürümek dediğime bakma öyle koşar adım öyle vura vura ayaklarım sırtıma yürüdükce sanki yere düşen aşk’ın kırıntıları bırakıyordum gölgemin yanına toplanıyordu yeryüzünde ki bütün karıncalar öpüp öpüp başlarına koyuyorlardı ardımdan . .. dal yaprak sürgün bir diken gözlerimin sana nazır manzarasından yarama dair seken taşlar ve tebeşir tozu yutan çocukluğum kemiğimden soyup etimi öyle sevişim seni iki kişilik bir otobüs bileti aldım az önce yanımda hüznüm sırtımda dokunmadan da kanayan yaram zira gel diye demiyorum bil istedim sevgilim ben sadece çok sevmiştim seni . . . |