Kibrit Çöpü
KİBRİT ÇÖPÜ
Bir kibrit çöpü, Evet bir kibrit çöpü nasıl düşerse ormana, Bu düşmeyle ; Yangına dönüşür tüm orman. Yanar börtü böcek, Yanar taptaze nice fidan. Düşer dumanlar is olup, bahçeler bağlar ütsüne. Koyu bir karanlık çöker, karlı dağlar üstüne. Bazen de bir damla su, Nazlı nazlı salınarak damlar, mermer üstüne. Damladıkça delinir mermer, aheste aheste. Ne kibrit çöpünden güfte olur, Ne de delinen mermerden beste. Ormandan bir parçadır oysa kibrit. Nasıl bir misyon yüklenmiş böyle kibrite, Yakmakta kendisi gibi nice ağacı. Emir büyük yerdense, ne gelirse baş tacı. Ağaç ağacı yakar, İnsan ise insanı. İnanmayan okusun tarihi, Hatmetsin pek çok romanı. Okusun şiirleri, baksın yanan kim yakan kim? Görsün nasıl olurmuş, gönle gönül hakim. Gezdim aziz vatanı, Gördüm; Erzurum’u, Narman’ı. Aşktı her yerde, her şeyin fermanı. Aşksız bulamazdı, bulmadı âşıklar dermanı. Her âşık Fuzûlî gibi demez ki; “ Aşk derdiyle hoşum, derman istemem “ diye. Aşkın gerçeği olunca bir gönle hediye. Ne derman ister, ne de vuslat. Gözyaşıdır aşka, en büyük hasat. Aşksız şiir yazmak ister bazı, erbab-ı kalem. Yazamaz lakin. Kâğıt üstüne düşmez gönülden şiirler, Yoksa eğer, gönülde aşktan bir elem. Aşk kelimesi yoksa eğer, şair dilinde. Kelimeler isyan eder şiire. Aşktır çünkü ilham veren her şaire. Aşksız ne şiir olur, ne de nesir. Aşk şiire hâkimdir, şiirse aşka esir. Bir kibrit çöpü nasıl yakarsa ormanı, Bir insan da öyle yakar bir insanı. Yanan da aynı kökten gelir, yakan da. Lakin demez asla yananlar yakana, “ Kıyamet günü iki elim yakanda” Ve; “Yakarsa beni bendeki ben yaksın.” derler. Yanmaktan mutlu, Yakana teşekkür ederler. Mustafa EROL 02.MAYIS.2015 Saat: 00.22 Manavgat / Antalya |