aç avcunu dilan,düşlerimi koyacağımkaç şehir çıkar ki dedi yüzümdeki çizgilerden karıncaların son telaşı vardı köklerinde usulca oturdu alıç ağacının dibine pasinler sarı çarşaf pasinler gurbete gebe hasret demleniyor gene onüç otuz treninde yamaç yamaç, dağ dağ nisan karı gibi eridi gözlerinde çocukluğu ninesinin masallarındaki devler en derin uykusunun kanına girdiler ve çok uzak şehirlerde gençliğini savaş kaçkını haramiler bir kelle hesabına kurşuna dizdiler işte tam şu körlenmiş cılga yoldan dağlara ota giderdi dilan sevdaya prangalar vururdu töre sen yanmış tutuşmuşsun kime ne bu mevsim kimin boynunu daha keskin vurur yılanlı dağdan aşan ay’ı orak misali saysa hangi yarayı muhkem acıtır şu deve dikenleri üstüne bassa ayağını değil de ciğerlerini her bacanın tütüşünde birer birer battı evler vadinin ta dibine köy silindi,kendi silindi iyice yaslandı alıç ağacına gece ne güzel dost eylül,ucu sivri kama olsa da ova hışırdadı toparlandı tutuşturmuşlar hozan tarlalarını dilan’nın gelinliği yandı kasım |