SİKAS
Ancel’s Peninsula’nın
Bahçesinde gezerken; Saksının ortasında kayısı zannettiklerim Meğer tohumlarınmış... Durup resmini çektim. Şaşkın şaşkın bakarken; Değince parmağıma testere yaprakların Biraz canımı yaktı! Adını sordum, dediler Sikas! İkiyüz milyon yıllık mazini dinlerken; Gözlerimle okşadım, dokunamadım sana. Düzgün duran dallarında, Suskun bakan hallerinde, Ryukyu adasının, hasret izleri vardı... Verdiler getirdim, Balkonun baş köşesine oturttum. Burda mesut olursan, Olsun senin vatanın. ......... ...... ... İkinci Dünya savaşında, Tohumlarının unuyla beslediğin Japon’ları Elbet unutamazsın. Himalaya’ları daha tepecikken görmüşsün, Bulutlara uzakmış. Dinazorlar devrinde altın çağını yaşayıp, Beş kıtaya yayılırken; Çiçekli bitkiler gelmiş. Saltanatın sona ermiş... İster yaşayan fosil, İster antika desinler sana. Ne kadar yorgun olsan da; Huzur veriyor bana, Yemyeşil yaprakların... |
Beğendim.
Kutlarım.
..................................... Saygı ve Selamlar...