gel ay ışığında öldür beniKızasım var bu gece, rızasız recm edilen bir ay yanığıdır gönül Simurg tasvirinde bütün kuşları bu şehrin Biliyorum gökyüzünde vefa yok Ki karanlığından ihanete kanat çırpmakta hep Kimsesizliğime yüz eğen yanıyla Bulutların göz yaşı taşıdığı bu gri mevsimde Madem ki seni bekliyorum Ve madem ki her şüpheden dökülen ihanetine gülümsüyorum hala Şayet bir hüzün yağmuru ile çisildeyeceksen saçlarıma Ve kanatacaksa kabuk bağlayan yaralarımı Vefasız bir el Gel Ay ışığında öldür beni Bütün sokaklarından çığlıklar yükselen bu kentte eşgalim muamma Kapı isimliklerinden kanayarak söküyorum Saçlarında bencil bir siyah Ne kokun kalıyor Ne kahveyi anımsatan son bahar gözlerin Nihavent bir şarkı çalıyor Susamış çiçeklerden çürüyerek dökülüyorsun Gölgelerinden büyük yürekler toprağa sarılarak uyuklarken Ve dağ başlarında sevdiğini sayıklarken Garipçe bir yel Gel Ay ışığında öldür beni Kime baksan, benim gözlerimle irkilirsin Hangi sesi duysan tedirgin yüreğin Kime dokunursun ürpermeden ? Beni öldürsen bile unutmaya yüzün tutmaz Belki yeniden seversin Belki bir başka adamı sil baştan Gözlerimi karartan bir ihanet darbesiyle Sen bu şehrin sokak lambaları gibi aniden sönersin Ama bu şehir beni avutmaz Hayret, Bir yudum hüzün Ve bir de son bahar sarısı solgun yüzün Son nefeste ne kadar da güzel Gel, Gel yarım bırakma Ay ışığında öldür beni uytun ............. |
Harika idi üstad
Tebriklerimle
Saygılarımla
İsmail Yılmaz