DEVRİK YUDUMLAR
Düşünceler kirişlenmiş ve kireçlenmiş tavanlarda
Tutturulmuş birer mandalla her bir kelama Perdeler çekilmiş dillerin lal hüviyetine tırnak içinde Tellal harflerin beyaz tüllerinde hilaller bürülmüş kesik kesik Keskin bir bıçak darbesi günün aşınmışlığı eteklerinde Çıkınında bir tutam güneş biraz da zamanın erzaklığı Açlıktan ölmeyen hiç bir tokun kış sofrasındaki kuraklığı Ve iki dağ arasındaki yolun kıvrıldığı gündüz sefası en çok da Üzerimde ölü toprağının kemikleşmiş yorgunluğu Kepenkler kapamış gökyüzü paydos yağmurları eşliğinde Eskimiş bir bölmenin kıyısında köşesinde yahut bağrında Yıllanmış bir kırmızının şarabı gibi antik ağartılarım Durgunluğu bayatlasa da her ne kadar Sarhoşluğu taptaze, bir o kadar da devrik yudumlarım |