Nerden bileceksin...aslında bugün yazmak gelmiyor içimden bir şey, sensizliğin vurdukça demini içime, yaşarken pörsük pörsük hasretliğin tüm kademelerini, gitmiyor hayat gidemiyor gurbet elinin belki de bir şansızlığı.. yoktan var etmek neyime ki benim çaresizliğim olmuşsa himalaya’nın da ötesinde.. gidececeğim yer yine de bir karış toprak zindanlığın efsane yazdığı mekan yalnızlığa gömülürken an ve an.. güneş kucaklaşmak istesede artık ne fayda? bulutları bir kenara alarak öpüşsede maviler kurumuş göz yaşlarının kanatlanmasını beklemek, mucizenin intihar etmesi gibi bir şey olur bu.. ne yazık ne kadar yazık.. elimde değil ki, dört nala koşan zaman basa basa üstümüzden geçip gidiyor geride bıraktıkları hüzün yas ve ihtiras.. can dedim canan diyemedin çiçekler gülemiyorsa kabahat kimin gül solmaya namzet dünden ama nafile gönül razı değil yaşamak yaşatmak boynunun borcu umut tadında olmasa da ömrün estirdiği en güzel rüzgar ne dağlar tanır ne de okyanuslar.. kelepçelenmişim aklımda ki hayallerin nabzına, özgürlüğüm aşk ve sevda.. bırak atsın, attıkça her adım belki bir kaçış belki de bir kurtuluş nerden bileceksin ben bile bilemedikten sonra... (Berlin,18.04.2015) Talat Özgen |