SEN GELİNCE YA MUHAMMEDKurak toprakların yiğit oğlu, Dünyaya yetim olarak doğdu. Yetimliğin ikliminde iken öksüz kondu! Her şeye rağmen dimdik ayaktasın, Çünkü sen peygamberliğin son halkasısın… Ömrünle nakşolacak tüm mevsimler, Yeniliğin ve teslimiyetin habercisidirler. Omzunda büyük bir emanet, Ama kutsal bir emanet, Sana da bu yakışırdı ya Muhammed. Bir yol var Mekke den Medine ye doğru, Sürgün iken Sen ve arkadaşların o yolda yolcu, İşte geliyor Medine kentinin medeni konuğu, İnsanlık Senin gelişinle medeniyet buldu. Karanlıkları yırtıp İslam’ın nuruyla buluştu. Cehaletin kol gezdiği bir devirde… Yayılıyorsun karanlığın en orta yerine, Güneş misali aydınlatıyorsun Allah’ın emri ile Umut oluyorsun Âleme kurtuluşun umudu, Milyonlarda bu uğurda sana Ümmet oldu. Kadınlar eşya gibi pazarlara satılırken, Kız çocukları dirice toprağa gömülürken, Sen ellerinden tutup çıkarıyorsun düzlüğe Ve diyorsun ki o günün bu günün Annelerine, Cennet ayaklarınızın altındadır buyurun böyle… Duysun Ebucehiller kadının ayak seslerini, Görsün Ebulehebler kadının o yüce makamını, Ama duyup da görmek istemezler o anı, Kadınlar güzel ve büyük haklarla tanıştı, Sen geldin ya her şey güzel bir hal aldı. Ve yeniden doğumun geliyor akıllarımıza, Birilerinin yıkılmaz dedikleri sarayları yıkıldı. Sönmez dedikleri bin seneden beri Yanıp duran ateşleri söndü Sen gelince Daha neleri, neleri değişti koca âlemin Ardından öyle bir ateş tutuştu ki yüreklerde, Senin gelişinle Senin Peygamberliğinle… İnançsızlar gelsin de ateşi görsünler, Bin dört yüz yıldır sönmeyen İman ateşi, Kıyamete kadar da sönmez bu ateş, Allah’a kul Muhammed’e Ümmet olma ateşidir. Yüreklerimizde yanıp tutuşan, Öyle bir ateştir ki yakmaz tenleri. Söndürmeye kalkışsalar da söndüremezler. Alevlendikçe alevleniyor Hak Muhammed aşkıyla Ve hükümdarlar gelsin de sarayları görsünler. Kur an ve Sünnetin aydınlattığı sarayları… Ya Muhammed, senin kurduğun saraylar yıkılmaz. O saraylarda asla eğrilmez doğruluğun, Yüksekçe, samimice alçakgönüllülüğün Güvensizlerin yurdu içinde güvenirliğin, Korkaklığın ve cimriliğin kapısını kapatışın Yiğitliğin ve mertliğin kapısını açışın… Haksızlığa, zulme usulca başkaldırışın, Eşsiz adaletinle herkese adil hükmedişin Müminlere karşı yumuşak duruşun, Gül misali, gül kokulum, gül duruşlum! Her zaman yeniliklere açık oluşun var bu saraylarda. Bu saraylar Allah ve Muhammed sevgisinin, Harcıyla yoğrulmuş gönüllerdeki iman sarayadır. Harp meydanında kararlı komutan, Kervanbaşlarında ticaretle uğraşan, Sürülerin başında güzel bir çoban, Cemaatin önünde mihrapta İmam, Güzel olan her şeye öndersin nerede olursan... Gittiğin yollara feda eyledikse kendimizi, Sana olan sevgimizdendir ey Nebi! Sen vefat edip kavuştunsa da Rabbine, Daima dipdirisin yüreklerimizde, Cennette kavuşmak, komşu olmak, konuşmak ümidi ile… |