Sekizinci Renk/Aşka Dair Güzelleme
(Bölüm:1)
Ey çocuk ! Tabiat ana, yedi renkli gökkuşağından bir salıncak yapmış sana sallanır durursun tuvalinde her yağmurdan sonra. Haydi çiz bakalım haydi sadece ama sadece "renkleri" resmet bana: 《Siyah beyaz kırmızı yeşil sarı mavi ve kahverengi !》 Peki bu ? Burda sekiz renk var ama ? Bu nedir ? Bu ? 《Haaa !.. O mu ?.. O, sekizinci renk. Adı: Aşk’tır onun ! Neyi yaşarsan O’nu yansıtır sana bu tahlili de, herkeste olduğu gibi özgüdür yalnız bana. (Bölüm:2) Mavinin umut dolu sonsuz derin sularından, mutsuzluğun kahverengi hüznü’ne kulaç atarsan, sarı sıtma nöbetleri nin grisinde boğulursun. Eğo’nu ve tüm -hasta duyğularını alt edip- beyaz ruh ikizini bulmuş yeşilin saadetinde vuslata ermişsen, kırmızı toz pembe ışık selinde ışık sen olursun. Aşk, kendisi bir -ana renk-tir. Kılavuzun karğaysa yada karğa sen’sen yandın marmara çırası gibi yandın simsiyah kömür karası gibi. Yandın ki ne yandın ! hayatın -kara deliği-nde kaybolursun.》 (Bölüm:3) Aşk sevenin dilinde üç harfli tek hece ve her gece ay ışığında sanrılanır bütün düş gezginleri onu tanır şu ay bile onu güneş sanır. Sen sanma sabıkası sevdamdan dır gülün. Maya tutmaz vefası hayırsız her gönülün üç otuz paraya haraç mezat bit pazarında bile elinde kalır. Lakin; Aşk üç harfli tek hece çilesini çekmeyen sanır onu erişilmez bir ece. Tanı çocuk bu gözler bu gül bu gönül aşk’ı tanı. Aşk böyledir bir çift göz’de bazen gül bazen gönül olursun. Gül ve gönül aşk’ın iki yarısı gülsüz gönülden aşk gönül’süz gül’den meşk olmaz. Aşuk ile Maşuk bir ve uyumlu olmuşsa ancak ne gönül ne de gül solmaz! Sen ey aşık ister dişi ol ister erkek hep bu ahval de vermelisin pası. Yok; böyle sevmeyi beceremiyorsan, sen iyisimi tez elden, aşk’tan sevgiden topla tarağı tası. Kısaca, işin aslı, gönül uçsuz bucaksız bir umman, gül’se gönül bahçesinde çiçeklerin has’ı. (Bölüm:4) Şahbaz sevişmelerin o zarif tülü, dikeni gibidir gönül korur gülü. Bazı gün batımında bazı kuşlukta gün tülü vakitli vakitsiz ölesiye sevişirler. Ama; bazen birbirlerini bazende seven’i yani beni kıskanırlar. Gül: 《Gönül bensiz olmaz!》 der! Gönül: 《Gül benim!》der! Çatışırlar.. (Bölüm:5) Gülün dikeni böyle battığı an can’a ben bir şair gibi ahenk ve hep barıştan yana, tıpkı; her kavğada çarçabuk geldigi gibi gına, dayanamam alırım her ikisini cenk meydanından, açarım beynimin sol ve sağ lob’unu ki; bazen ben hep uyumaya çalışırken karanlık odada göz kapaklarım bile kapalıyken, yani, alt benligimdeki -ben-de, dirimsel hücrelerimin içindeki kromozom’ların ve sarmal -dna-ların bir dinamo gibi ürettigi, her bir zerresinde sonsuz aşk ve ölümünde olduğu sekiz -ana renk- ve -beş mevsimli- o tarifsiz aydınlıktan, o mavi ışıltılar saçan çimsahamda, hem aşk’sal hem materyalist, atom altı bir parçacığı, bir futbol topu gibi ussuuulca bıraktım gül ve gönül’ün ayak ucuna. (Bölüm:6) Başladı birden, matematik realizm ve hümanizm’in o karma kombine dansı. Ardından harf hece kelime ve rakamların sabık raks’ı. Oooff of.... Bu bitmez hakemlik yine yormuş beni. Uyumuşum.. (Bölüm:7) Afat suyundan içmiş asma altı şire dalında işte; baldan bile tatlımı tatlı böyle uzanmışım en uzak en derin en mavi okyanusların ufuk çizgisine, rüyam; gûlan ayının çiçek kokuları tadında. Yakamozlardan ipek bir yorğanı çekmişim düşlerime. Birden! : Bu derinlikte bile neden irkildim? Nereden girdi rüyama bu "karabasan" ? 《davul zurnayla raksediyor, piyano üstünde çello’dan bir zenne. Notalarda ahenk bozulmuş; tere-nen-ni ten-nen-ne》 ? Ne? Temmuz sıcağında gecenin bir yarısı bu ürperti de ne? Neden üşüdüm? Düşlerimden yorğanımı kim çaldı anne? .... (Bölüm:8) Zıpkın gibi bir hışımla fırladım, daldım şiir’in gönül gözümdeki bana dair göz izine. Çaldım bitiş düdüğünü eh artık yeter! Bak sabah oldu. Yaşamın dönğüsü bu gül soldu, gönül tası bir gece daha hicranla doldu. Cümleler ağır yaralı, kelimelerse didiklenmekten darp oldu. Bu gece yaşadığım: Yalnızlığın, uykuma "ofsayt’tan" attığı bir -gol-du. Ama üzülme çocuk sanma kötü oldu. Bak işte; sekiz bab sekiz renkli prematüre bir şiir böyle doğdu. Evveli dün bu gün ve yarın kısaca adı: "Aşk" oldu... 01:07:2012 |