SON YAPRAĞIN VEDASI!
Kasım vedasıydı zamanın..
Ben gibi Can suyu çekilmiş, Rengi solmuş, Eylülün hazanına gösterdiği Direncinden de eser kalmamış, O Bir zamanlar Zümrüt yeşili Su yürüyen Tekmil damarları kurumuş, O son yaprak var ya O son yaprak, O da Kuruyup düştü işte Dalından! Şimdi; Dal mı küssün Bu cansız yaprağa? Yaprağın savruluşu Dalın cım cızlak kalışı Dank ettirdi taş kafama, Onun öyküsünde Yer yokmuş bana, Anladım! Anladım! Görülmemiş Tükenmiş bir yaşam Bir Öykü Bir roman gibi Sil baştan yazılmaz ki! Dilimi mühürledim de, Lakin Topal tavşanın Dağa küsmesine Hiç benzemedi ki, Benim aşka küsmem! Oysa ki; Getirisini götürüsünü, Artısını eksisini, Yani anlayacağınız dostlar, Hiç bir zaman aşkın Matematiğine bulaşmadan sevdim.. Önceliği karakter olmayana Ne anlatabildim, Ne de anlaşılabildim.. Dört işleme Ve de Cingöz Recai’ye takla attıranlar Da, Mazhar olamadı sevgime, İlgime! Hal böyleyken; Yıllar yılı Havlu bile atmadan Umut denilen O yosmanın peşine takıldığımdan, Her defasında Ben oldum kaybeden Maşuğun Bana reva gördüğü Hayali cenderede, Umudun ringinde, Bir türlü görmek istemediğim Gerçeğin kroşeleriyle Ben oldum Hep ben oldum Nakavt olup yenilen.. Sizin olsun......, Al senin olsun, Bu ulan Bu bayat hayat, Metelik bile etmeyen, Tedavülden kalkmış Boş beleş bir umut, Ah bir de Şiir dizelerimi Şahsına münhasır ve üretken kılan Benim şu aptal sevilerim.. 01/ARALIK/2024 |