Arsız Gönül
Mevsimler hep süregeliyor
taaa derinden yani dipten yani en en en derinden. Ben sensizim sevgilisizim diye zaman kendi durmuş? Gibi! Kederinden. Yinede -An- Aşk ve Zaman istemesende yaşanıyor. Ve çıplak tutkuların ayıbı hep açlığımda kanıyor. Gecemin karanlığına meteor gibi düşen o işbaz gözlerin ömrümde şu biçare gönlümde hep yanıyor yanıyor yanıyor. Bırak Ahmet bırak yansın. O gözler, kendini gece lambası sansın! Sensizliği sessizliği bir hain gece getir ! Sen bana, getir mavi düşler içinde yeni aşk’lar sevi’ler getir.. Yoksa; madde ötesi bu karanlığın beni tüketir. Bu devri-daim, bu hayali sevişmelerin med-cezirleri, ahhh ömrümün sultacı padişah ve vezirleri vurun kırmızı bir şehvetle vurun tik-tak’larınızı Vefa’ya bir gül bir el bir ser bir sır vermeden.. Hep loş o bomboş gecenin o labirent sokaklarında yeni umutlarım yorğun uykusuz gecelerin sırtında geliyor, gelecek! Sabahın ilk ışıklarında. Ben, son gözyaşlarımı dökerek alêl acele gri bulutlara, pupa yelken açıyorum. Ben şimdi, 《Bir daha sevmek mi? Gönül vermek mi? Asla!》 ların, sığ sularından dümen kırıp, berrak serin ve engin sevilmelerin aşk sularına sapıyorum. Arabesk yılğınlık, riyakârlık, vefasızlık, zaafiyetler ve ihanetler, tüm bunları ayıklayıp aşk’tan hepsinden birer rulo yapıyorum, müsebbibi’nin, taliplisinin gönül kutusuna 《geri-iade》 at/ı/yorum !...... 01:07:1976/24:06:2012 |