BUSE
Elimde eskimiş bavulum,
Kaç zamandır ayrı kaldığım, Köyümün tozlu yolundayım, Şimdi. Bedenimin yorgunluğuna inat, Atıyorum adımlarımı hızlı, hızlı. Bir sonbahar sabahında, Yürüyorum türlü düşünceler içinde, Hüzünler denizinde. Bir yaprak kıpırdıyor , Sonbahar seherinde. Sanki yalnızlığıma eş, arkadaş olurcasına. Sonra bırakıyor kendini rüzgarın hışırtılarına, Uçarcasına. Arkama bakıyorum, Gölgem Peşim sıra geliyor. Yürüsem yürüyor, Dursam duruyor, Adım atsam atıyor, Benim acizliğimi taklit edercesine. Yukarda bir kamyonet duruyor, Üç beş adım ilerde, İçinde insanlar, Renkleri solmuş, gözleri çökmüş, Türlü hayaller, Farklı düşler peşinde, Kimi ekmek kimisi ilaç kimisi de aş almak derdinde, Kimisi de öğrenci yavrusuna, Bir kaç kuruş harçlık için Bu sabah soğuğunda, Yaşam nöbetinde. Toprağı kazarak çapayla, Ekmek aş ilaç yazacaklar, Toprağın bağrına umutla. Hepside benim gibi çaresizlik içinde, Hayatın pençesinde. Yoluma devam ediyorum, sonbahar sabahıyla, Aklımda kavuşma anı, Unutturuyor sıkıntılarımı nedense, Yaklaşıyor ; özlemimi söndürecek hoş ((buse)). Ömer KILIÇBAY |