Bir Şehidin Mektubu
Balkan harbinde şehit olan büyük dedem Mehmet’e
Umut ecdadımı görmek uzanıp koynuna tek Eğilip toprağa sürmek yüzümün mahfına dek ***** Ey! Gönül askeri Mehmet sana dağlarca selam Sana çağlar boyu minnet sana çağlarca selam Ey! Bu toprakları candan daha kıymetli bilen Ey! Güzel yurdunu yardan daha hürmetli bilen Ey! Melek çehreli asker öpeyim ver elini Yüzümün her yeri yansın süreyim mendilini Affet ancak gelebildim sana mahcup yanına Gözyaşım şimdi karışsın o mübârek kanına Geleceksin diyerek bekledi yıllarca emin Sana bir türkü getirdim dudağından ninemin “Mehmet’im gel hadi sensiz sabahım zulmet imiş Kaç bahar geçti de yoksun, bu ne zor hasret imiş” ***** Kaç nesil hânemizin sofrası her gün çileli Senle hemhâl evimiz kendimi bildim bileli Evde mahzun dolaşırlar babam annem ve ninem Sanma yoksun bir asırdır, nefesin var her dem Bir paket var küçücük, üstüne ismin yazılı O girilmez odanın bir duvarından asılı Mektubunmuş ne bilirdim babamın sakladığı Her sabah gözleri yangın öperek kokladığı Öğrenip gerçeği bir gün tanıdım ben de bunu Yüreğim yaş döküyorken okudum mektubunu ***** --Kadınım, elleri bağlarca kokan gül kadınım İki evlat, biri kundakta kalan dul kadınım Şimdi ölmek bize kalmış yaşamak vakti değil Ve emanet iki evlat sana farzdır bunu bil Gitmeden, yurduma hançer dayayan düşmanlar On adım önce ölenler beni ancak anlar Kadınım cepheyi görsen yüreğin gamla dolar Gencecik canları bir celsede kurşunladılar Ne kadar askeri varmış vatanın kalbi selim Dediler hepsine birden sizi kurban keselim Cennetin tahtına asker götürürken bu koşu Kim tutar Mehmet’i artık, ya da Yahya Cavuş’u Düşmanın kadri büyürken kim eder istirahat Bir lütuftur bize ancak bu şahâdet, vuslat Burda yağmurla cehennem yağıyor, har düşüyor Yüreğim yangına kardeş ama yangın üşüyor Ne diyor askere bak, Yüzbaşı Mehmet Hilmi “Beni vursun bu siperden düşecek ilk mermi Bu savaş başka savaş her şeyi toptan unutun Ben ölürsem üzerimden basarak hattı tutun” Gülle gülden de hafiftir bu savaş öyle büyük Memlekettir bu vatandır Seyit’in sırtına yük Hükm’olur doğduğu andan, eritir mermileri Bir çocuk göğsüne düşmüş vatanın son siperi Burda Onbeşli de asker daha bir taze kuzu İşte ön saftaki en dik ve de en korkusuzu ***** Sabah Ertuğrul’a baskın, yanaşır yük gemisi Kimi Anzak kimi zencî ve F(ı)ransız kimisi Yanaşıp saldırıyor sahile üç bin kefere Vatanın namusu teslim bir avuçluk nefere Neye kâfî neye kudret neye yetmiş asker Bir avuç, göğsünü açmış, siper etmiş asker Onların hepsi şehit oldu şafak görmediler Orda bir düşmana dâhi günü göstermediler ***** Topların menzili dağdan bile fersah içeri Toprağın altına defnetti siperden kaç eri Ölmeyenler siperinden çıkarak saldırıyor Yine her saniye bir taze çiçek solduruyor Sarılıp süngüye asker koşuyorken ölüyor Başka bir şey bu, ölürken bile içten gülüyor Bir ölürdük yüz olurduk bini bekler sırada Mehmet’in dağ gibi imânı geçilmez burada Kiminin nesli Oğuz’dur kiminin nâmı Oğuz Hepsinin kıblesi tektir, o Nebîdir kılavuz Ne kesik kol ne kırık diz ne kopuk el yaradır Yurda namert adım atmış yüreğim kapkaradır-- ***** Toplanıp gelse de destan yazacak tüm şuara Sade bir tek nefesinden yazılır bin mısra Aşkı Mehmet bilir ancak o gönül aslanıdır Vatanın toprağı bayrak ve mürekkep kanıdır Aşk derindir, ona ancak deli kurşun dokunur Aşk ki ancak şehidin gözbebeğinden okunur ***** Ruhu titrer dizi tutmaz seni bir kez duyanın Ömrü bir anına yetmez seni kıskanmayanın Ne konuşmak dilerim ben ne de bülbül şakımak Bir namazdır seni yazmak ve niyazdır okumak Sana tarih sana destan sana sancak yakışır Âkif’in yazdığı destan sana ancak yakışır Fe-i-lâ-tün / fe-i-lâ-tün / fe-i-lâ-tün / fe-i-lün (Fâ-i-lâ-tün) (Fâ-lün) 20 Aralık 2013 (Âkif’e hürmeten ondan bir beyit eksik yazıldı) |
böyle şiirleri okudukça bana yetiyor, doyuruyor
siteye çoktandır girmedim ama şiiri okumuştum
Samsun ve şairleri şiire önem veriyor
sağolasınız varolasınız