DÖN GEL YÂ RASÛLÂLLAH
Asırlar geldi geçti, irtihalinden sonra,
Rahmet sıfatını verdik, yağan yağmura, Sensiz huzur gelmedi, âlemi islâma, Sensiz olmuyor, dön gel yâ Rasûlâllah! Namazlarımızdan huşu, kayboldu gitti, Saflarımız boş kaldı ,aramıza şeytanlar girdi, Allah’a eğilmeyen başlar, nefsaniyete eğildi, Sensiz yaşanmıyor, dön gel yâ Rasûlâllah! Günde beş vakit okunmakta ezanımız, Her daim Allah’adır namazımız niyazımız, Açılıyor ellerimiz, dökülüyor dillerden dualarımız, Sensiz kabul olmuyor, dön gel yâ Rasûlâllah! Ayaklarımız, seninki gibi ağrımıyor kıyamımızda, Belimiz bükülmüyor, senin belin gibi rükûmuzda, Başımız eğilmiyor, senin başın gibi secdegâhımızda, Namazımızda huşu kalmadı, dön gel yâ Rasûlâllah! Selâmımız alınmaz oldu, gezinmiyor dillerde, Salâvat’ın hep dillerde, inmiyor dudaktan kalbe, Kuşlar bile zikirde, her daim seherlerde, Dillerimiz zikirsiz, dön gel yâ Rasûlâllah! Gökkubbe aynı, Güneş aynı, lâkin biz ümmetin, Hurâfelere daldıkça daldık, terk ettik sünnetin, Âlemlere rahmetsin, umudumuz şefeâtin, Sevgine muhtacız dön gel yâ Rasûlâllah! Yıldızlar aynı, hatta ikiye böldüğün Ay bile! Gafletteyiz, batıyoruz bâtıla bile bile, Yinede ümidimiz, kavuşmak Kevser’ine, Selsebil’e, Havz-ı Kevser’in ile dön gel yâ Rasûlâllah! Kutlu doğumlar tertip ettik, anmaktayız seni her sene, Lâkin günah bataklığındayız, çırpınıyoruz gündüz ve gece, Yinede umutluyuz, nail oluruz inşallah şefeâtine, Şefeâtine muhtacız, dön gel yâ Rasûlâllah! Rabbimden izinsiz bir yaprak bile düşmezken, Hiçbir canlı Rabbimden gafil gezmezken, Süleymân’ın ordusu bir karınca bile ezmezken , Biz gaflete düştük, dön gel yâ Rasûlâll Camilerimiz görkemli , hem de süslü püslü, Lâkin karardı kalplerimiz, her daim sisli puslu, Tıkandı göz pınarlarımız, seccâdelerimiz kupkuru, Sensiz ağlayamıyoruz, dön gel yâ Rasûlâllah! Yetimin başını sen okşardın, sen koklardın onları, Onlar için açardın şefkatli kollarını, Onlara kardeş yapardın, kendi çocuklarını, Yetimin başı okşanmıyor, dön gel yâ Rasûlâllah! Mahmut, Ahmet, Muhammed Mustafa, Senin adını koyuyoruz çocuklarımıza, İsmin dolaşıyor ama, sen yoksun aramızda, Bitsin bu hasret, dön gel yâ Rasûlâllah. Bir gidiş gittin ki , yaraladın bizi derinden, Buram buram kokular saçılıyor, o yeşil türbenden, Ne olur, ne olur şu uzun seferinden , Dön gel yâ Rasûlâllah! İSMAİL KILIÇBAY TOKAT Not: Bu şiirim HAKSES DERGİSİ’nde yayınlanmıştır. |