Ah ulan şerefsiz müezzin, O cami kokan tiz sesinle, Nasıl sapladın ezanı ciğerime.
Şimdi varsam çağırdığın camiye, Kıbleye dönmüş yüreklerin huzurundan Düşer mi benim kalp hisseme
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aşağıdaki şiir aslında bu şiirin baş kısmı, o kısmını yazmıştım. Geri kafamın içinde öylece duruyor. Müezzin ile ilgili kısım ise sonlara doğru olan kısımdan bir parçaydı. Öyle işte .. :)
Yürüyorum Üsküdar’da
Yürüyorum Üsküdar’da, Kızkulesi ve deniz solumda, Ama ikisi de değil umurumda.
Akşam olmuş artık, Denizin mavisi, göğün karanlığına yenilmiş, Soğuk bir tokat atıyor yanağıma rüzgar, Denize çalınıp, kokusuyla süslenmiş üstelik, Dön bir bak diyor, arzın tüm güzelliyle seslenip, Ama yok ! Derdim var benim, Derdimden başkasını gözüm görmez benim.
Bir adam oturmuş gözlerimin camlarında, Denizin mavisi, göğün karası, ay’ın cilası nafile Bana bakıyor gözlerimden, vazgeçmiş dünyanın süsünden. İşte benim o adam. Arzın üstünde, kendi içimde, yürüyüp gidiyorum Üsküdar’da
:) Est. Aslında bu yazılmamış uzun bir şiirden bir küçük parçaydı.
Ezan günde 5 vakit okunan ve bu özelliği ile bir çeşit zaman makinası gibi çalışan bir kutsal melodidir. Gün içinde acılı anına, mutlu anına vs vs gibi bir çok duygu durumuna denk gelip karışan tuhaf bir motiftir. Bu nedenle ben ezanı çok severim. Son birkaç aydır yaşayamasamda, ezan bana hep harika hissettirir. Buna rağmen dini düşüncelerim nedeni ile şeklen namaza inanmam. Tuhaf bir ikilemi vardır benim için. Hem ezanı severim hem şeklen namaza inanmam. O nedenle bana özel bir ikilemi vardır. Hani sanki gel buraya der gibi hissederim okununca. O yüzden iç hissiyatımı bilmeyene biraz garip gelebilir.
Aşağıdaki şiir aslında bu şiirin baş kısmı, o kısmını yazmıştım. Geri kafamın içinde öylece duruyor. Müezzin ile ilgili kısım ise sonlara doğru olan kısımdan bir parçaydı. Öyle işte .. :)
Yürüyorum Üsküdar’da
Yürüyorum Üsküdar’da, Kızkulesi ve deniz solumda, Ama ikisi de değil umurumda.
Akşam olmuş artık, Denizin mavisi, göğün karanlığına yenilmiş, Soğuk bir tokat atıyor yanağıma rüzgar, Denize çalınıp, kokusuyla süslenmiş üstelik, Dön bir bak diyor, arzın tüm güzelliyle seslenip, Ama yok ! Derdim var benim, Derdimden başkasını gözüm görmez benim.
Bir adam oturmuş gözlerimin camlarında, Denizin mavisi, göğün karası, ay’ın cilası nafile Bana bakıyor gözlerimden, vazgeçmiş dünyanın süsünden. İşte benim o adam. Arzın üstünde, kendi içimde, yürüyüp gidiyorum Üsküdar’da
:) Est. Aslında bu yazılmamış uzun bir şiirden bir küçük parçaydı.
Ezan günde 5 vakit okunan ve bu özelliği ile bir çeşit zaman makinası gibi çalışan bir kutsal melodidir. Gün içinde acılı anına, mutlu anına vs vs gibi bir çok duygu durumuna denk gelip karışan tuhaf bir motiftir. Bu nedenle ben ezanı çok severim. Son birkaç aydır yaşayamasamda, ezan bana hep harika hissettirir. Buna rağmen dini düşüncelerim nedeni ile şeklen namaza inanmam. Tuhaf bir ikilemi vardır benim için. Hem ezanı severim hem şeklen namaza inanmam. O nedenle bana özel bir ikilemi vardır. Hani sanki gel buraya der gibi hissederim okununca. O yüzden iç hissiyatımı bilmeyene biraz garip gelebilir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.