Kanat Çırparken
KANAT ÇIRPARKEN
“Lâ ilâhe illallah” mührüyle Sen, arşta Sen Her zaman ve zeminde, sonda ve hem başta Sen Âh aşkla söylüyorum; “bir ortağın, yok eşin” Hiç aksi olmadı hiç aldatmadı güneşin! Uçan bir kuşum güya, ufkumda başka âlem Hayâli fersah fersah, sürgün olmak mes’elem Hep bir oluş içinde, bir süreğenlik malûm Geçmişten geleceğe, uyum içinde uyum Sanki tüm zamanları, sarp yokuşları aştım Özlenen bütün vuslat diyarları dolaştım Her şeyde ayrı murad, saatlerde uğraş var Ân, gün, hafta, ay ve yıllar da telaş var Gecelere karanlık hem sabaha düşer tan Denizlerde o tılsım, maviyle hep kaynaşan İfşası bak dilinde, bütün ışıkları yak İşte toptan gizlerin, bileni ’Cenab-ı Hak’ Hıncahınç bir akışta, yıldızlar alay alay Hilâl şeklinde gelir ay hem bazen dolunay Gökkuşağı ısrarla, ayrı hünerleriyle Hem rengarenk bir resim çiziyor elleriyle Şehirlerde kargaşa, yığın yığın akım hep Kim bilir hep beraber, toplu sefere sebep İklimlerde döngüler, mevsimler sıra sıra Mahşeri bir nizamı andırıyor manzara Şu sözde aşılmayan, azametli şu dağlar Eğilir utancından, yarın diz çöker ağlar Neden verilmiş bunca ah sırnaşık mâlumat Öncesi, sonrasıyla, hem bir çift konum hayat Uzadıkça uzuyor, bu yolculuk ne âlâ Habire çırpınır hem, hırçın tavrım pekâla Ah vakit daralıyor bu kadar çok düğümle Bir deveran içinde geçiyor gördüğümle En nihayet bu sürgün, düşlerimle buluştu Belli ki bir çıkar yol, belli ki kurtuluştu! Ocak/2015 F. Selçuk Soylu |