Muvazene
MUVAZENE
Aşkla kanatlanan ruh, hayâl ötesi sürgün Cennet ve cemâlinle güler mi yüzler bir gün Zaman vehim hapsinde gece uzun ve ayaz Ümitler ümitsiz mi gülümsetmez mi biraz Kâinatta o tılsım, gayrı kıvılcım anı Gökyüzünde yıldızlar anlatır Yaradanı Deveranda mevsimler belli döngüyle her dem Her ne varsa âlemde kudretiyle mücessem Varlığıyla beraber hükümranlığında iz Katmer katmer ummanlar sır köpürüyor deniz Evren nizamnamesi kurgulanmış yek hâle Küfrün yıkamadığı o sarsılmayan kale Çilesiz fikirlerin, fikirsiz akılların Ne kıymeti olur ki mânasız çakılların Elbet çile olacak, çilesiz insan olmaz Mâverâdan habersiz amel defteri dolmaz Müslümanca yaşayan ebed kadar payidar Garba müptelâ olan zihin bir o kadar dar Hakikâtin örgüsü, ilim, fikir ve san’at Bunlarla kazanılır o beklenen saltanat İhlassız yaşamakla yarın zorlu mu zorlu Kurtulmak var varsa aşk ateşten daha korlu Dünya ki durmak için, kaç dönenceye vurdu Ölüm denen başlangıç, nasıl hayâller kurdu Hakk’ı sığınak bilip, Hakk’a oldukça minnet Sonsuzlukla birlikte şu köhne dünya cennet Asırlar öncesinde, ulu bir destan vardı Gönülleri fetheden İslâm tek büyük yârdı Bir yanda Allah Allah diyen bir muazzez ruh Diğer yanda küfürle hemhâl o sefih gürûh Nerede o nefsini bir Allah’a satanlar Nerede imanıyla aşkına aşk katanlar Ne hazin bir devir ki gösterişte insanlık Ne hazin bir devir ki kimlikte müslümanlık Bâtında yokken takva, zahirde dilde iman Mahşeri toplantıda hesap sorar Yaradan Ne yapboz bulmaca bu ne de piyonlu satranç Allah’a kul olmak ki... fıtrattan gelen inanç Hep o ses, aynı nidâ, her an titretir arşı ’’Allah bir, Rasûl’ü Hak’’, işte saltanat marşı Mayıs /2014 Furkan Selçuk Soylu |