kısaltılmış hikâyelerbenim eşkiyalığıma ne bakarsın dudu dillim yıldızlar düşerken tandır damımıza orta bacadan korkmayalım diye kurt ulumalarından nenemin masallarına sarılarak yatardık çıtımız çıkmazdı kıl çadırı yorganımızdan sırf senin gözüne girmek için dor atlara binip çıkıyorum işte bazen arasından benim yürekli olduğuma ne bakarsın seher nöbetim bin defa çömlek patlamış ödümüzde geceleri pısarak mezar taşı diplerine gözetlemişiz gelip geçenleri yaradan tümünü vermiş te ademlerine tikemiz gitmiş elimizde kalmış bedenin iskeleti bu cana etten suâl edilir mi benim adam olduğuma ne bakarsın nefesimin perisi sıvamışım tümünü balçığımın sevda arsızlarına aşktan arta kalanlar kalmış elimde gerisi bir dirhem göz tuzumdan bulamaç yapmaya toprak bile bulamıyorum soluk almalarıma benim haşmetime ne bakarsın sarı sultanım gölgelerim düşüyor mu gün doğarken zerreleri geçiyor mu sanki bende kalanım kutsanacak yudum bile kalmamış gözelerde iki alem arasında ne gerçek ne de yalanım musallada olduğuma ne bakarsın perçemi karalım hududum çizilmedi yazım yazılmadı daha istemedim ki helâllik kurbanlığımdan gözlerin gözlerime dokunmadan nasıl ölür nasıl kanarım kasım |