BU AKŞAMBu akşam, Anılara doğru aksın zaman biraz da... Ay ışığı uyusun boğazın mavi sularında. Ve sene bin dokuz yüz bilmem kaçın yaz gecelerinde... Bir taş plak koy gramofona; Önce fasıl geçsin Kürdilihicazkardan. Sonra, Hafız Burhan’dan bir gazel... Geziye çıkalım bir İstanbul mehtabında; Dostlarla beraber... Çekelim kürekleri, Moda’ya,Kanlıca’ya,Göksu’ya; Ve Kalamış koyuna... Münir Nurettin’i dinleyelim; Suların donuk maviliğine akseden seslerde... Sonra... Şiirler dinleyelim, Geçmişi nakşeden seslerde... Yahya Kemal’den... Şöyle bir rüzgar essin hafiften, Deniz ve yosun kokusu sinmiş olsun anılarına. Martılar uçarken başının üzerinden; Orhan Veli’yi bulalım bir İstanbul kaldırımında.... Dostluk kuralım,garipliğinin yalnızlığında... Sıcacık ve cana yakın... Bir taş plak da Zeki Müren’den koy; Elli yıl öncesinden; Şöyle Maksim’e kurulalım ağırdan... Okusun Hicaz’dan,Nihavend’den. Neşelenelim hüzünle karışık... Hüzün,neşe ve keder; Ve biraz da aşk Tuzu ile biberidir yaşamın... Tam sırası şimdi, Durdur zamanı dostum... Ve yaşasın duran zaman kesitinde; Loş deniz kokusuyla İstanbul.... 1996 |