இܓ♥ ' ÜN GÖRMÜŞÜM, GÜN GÖRMÜŞÜM BAŞTAN GELSİN BAKLAVA ' ;) ’’ இܓ♥Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ♥இܓ
Şahsım âlemin gözüne güzel görünür İçimdeki kötülüktense başım öne düşmüştür İnsanlar tavusu süsü ve bezeği nedeniyle Överler, o ise çirkin ayağından utanır♥இܓ ♥இܓGÜLİSTAN / Sadî Şirazî ♥இܓ ♥இܓ Bahar Gülüm Sen Benim Canım hasretimsin -♥இܓ YouTube bahar gülüm sen benim herşeyimsin ile ilgili video▶ 3:49 www.youtube.com/watch?v=Qzmpfxq4Nzw 11 Eyl 2012 - damar cerrahı tarafından yüklendi •°ღ,Askim Sen Benim Herseyimsin.Seni Cok Seviyorum•°ღ, ... Ayse Özkan & Murat Yapal - Sen benim Bahar ... Bu şiirin hikayesi: hayata dar perspektiften at gözlüğü ile bakılmaması gerektiği.. bir çok teferruat içre ufak ayrıntılara takılınılmaması için..değerli hökümet böyüklerimiz ile hemfikir.. ve fakat.. kırsalda imkan yok iken bugün kente düşmemle.. öyle bir şiir işte.. nerdesin ey sevgili senin gözün el örgüsü.. tığ ile şişte.. ♥இܓ Hatırlarım çocukluk günlerimde çok ibadet ederdim. gece kalkardım züht ve takvada istekliydim. Bir gece, rahmetli babamın yanında bütün gece aziz mushaf kucağımda gözümü kırpmadan oturmaktaydım. Çevremizdeki insanlar uyumuştu.Babama dedim, ‘’ Şunlardan biri kalkıp iki rekat namaz kılmıyor .Gaflet uykusuna öyle dalmışlar ki sanki uyumuyorlar, ölmüşler ! ‘’ Babam dedi, ‘’ Babasının canı , sen de insanları çekiştireceğine uyusaydın daha iyiydi.’’ ♥இܓ ♥இܓ Şeyh EdebALİ’nin Öğüdü -♥இܓUğur IŞILAK ♥இܓ YouTube ▶ 6:19 www.youtube.com/watch?v=yMTk80qbGfQ 3 gün önce - Uğur Işılak tarafından yüklendi www.ugurisilak.org /ugurisilak /binyillikyankilar 12.02.2015 TRT Müzik ... ♥இܓ Biz kendi adımıza nasihat ettik Burada bir süre ömür sürdük Kimse ilgi gösterip dinlemezse Elçiye sadece bildirmek vardır ♥இܓ ♥இܓGüzelden Güzellik Gelir ♥இܓ İstediğimiz şey bizim için hayırlı değilse Allah onu vermeyebilir. Eğer başka bir şey verilmişse, hakkımızdaki hayır onda saklı demektir. Çünkü güzelden, kötülük zuhur etmez. Güzelden ancak güzellik, iyilik gelir. ♥இܓ♥இܓ♥இܓ Bir zamanlar Afrika’nın bir ülkesinde bir kral ve yanından hiç ayırmadığı bir arkadaşı varmış. Kralın arkadaşı, daima “Bunda da bir hayır var!” dermiş. Kral ve arkadaşı bir gün birlikte ava çıkmışlar. Arkadaşı tüfekleri doldurup, krala veriyormuş. Kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patlamış ve başparmağı kopmuş. Arkadaşı yine aynı sözünü söylemiş: “Bunda da bir hayır var!” Kral öfkeyle bağırmış: “Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?” Ve arkadaşını zindana attırmış. Bir yıl kadar sonra kral yamyamların yaşadığı bir bölgede birkaç adamıyla avlanmaya çıkmış. Yamyamlar onları yakalamış. Tam pişirecekleri zaman, kralın başparmağının olmadığını fark etmişler. Bu kabile uzuvları eksik insanları yemezmiş. O yüzden kralı çözüp salıvermişler. Diğer adamlar ise kurtulamamış. Kendi kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, zindandan çıkardığı arkadaşına olayları anlatmış. “Haklıymışsın! Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış” diyerek özür dilemiş. Arkadaşı “Bunda da bir hayır var” deyince “Ne diyorsun, arkadaşımı zindanda tutmamın neresinde hayır olabilir?” demiş şaşkınlıkla kral. Adam “Düşünsene, ben zindanda olmasaydım seninle birlikte avda olurdum, değil mi?..” cevabını vermiş. ♥இܓ♥இܓ♥இܓ Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri; “Hak şerleri hayr eyler / Zannetme ki gayr eyler / Mevla görelim neyler / Neylerse güzel eyler” der. Allah (c.c) Bakara Suresi, 216. ayet-i kerimesinde konuya şöyle dikkatlerimizi çeker: “Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Her ne olursa olsun olanda hayır vardır. “Allah yanlış yaptı” denebilir mi? Bizimle ilgili her şeyi bilen ve kulunu çok seven mutlak merhametli bir Yaratıcı var. Efendimiz, çocuğunu kaybedip büyük aramalardan sonra bularak hasretle yüreğine bastıran bir kadını gösterip ashabına sorar: “Bu kadın çocuğunu ateşe atar mı?” “Hayır” yanıtı üzerine “Allah, kuluna karşı bu kadından çok daha fazla şefkatlidir” buyurur. ♥இܓ ♥இܓ♥இܓ Merkez Efendi’nin talebe olduğu dönemde, hocası bir soru sorar: “Eğer Allah’ın yerinde olsaydınız ne yapmak isterdiniz?” Kimi “Ben olsaydım şöyle yapardım”, kimi “Şunları değiştirirdim” der. Sıra Merkez Efendi’ye gelir ve ondan herkesi şok eden, şu cümleler dökülür: “Ben her şeyi yerli yerinde, merkezinde bırakırdım; Allah neyi, nasıl yapıyorsa öyle...” O günden sonra asıl ismi unutulur ve Merkez Efendi lakabıyla tanınır. ♥இܓ♥இܓ♥இܓ İstekler en uygun zaman ve yerde gerçekleşir Allah kulunu çok iyi tanır ve neyi, ne zaman, vereceğini iyi bilir. O’na teslim olunduğu takdirde, O’nun bizim için en iyisini dileyeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Takıntılarımız, “Bizim için en iyi olanı, biz biliriz!” safsatasından doğar. Öte yandan yaşanan hiçbir şey tesadüfi değildir. Belki hararetle geçmişte yaptığımız ama unuttuğumuz dualarımıza, isteklerimize ulaştıracak şeylerdir başımıza gelmiş olanlar. Bunun yanında istediğimiz şey, bizim için hayırlı değilse Allah onu vermeyebilir. Eğer başka bir şey verilmişse, hakkımızdaki hayır onda saklıdır. Çünkü güzelden, kötülük zuhur etmez. Güzelden ancak güzellik, iyilik gelir. Öte yandan farkında olmadan büyük bir cüretle küstahlık yapıyoruz: Allah’ı yargılıyoruz! Birinin başına gelen sıkıntıdan dolayı vahvahlanıp, keşkeleri sıralamaya girişiyoruz. Oysa hiç kimse kulunu Allah’tan daha fazla sevmiyor. Hiç kimse Allah’tan daha merhametli değil. Hiç kimse Allah’tan daha adil değil. O halde sınırlı beyin ve ilmimizle, sınırsız bir aklı ve ilmi nasıl yargılayabiliriz? Her ne yaşanıyorsa Yaratan tarafından gönderilmiştir. İlaç bazen acı, bazen tatlı olur. Sonuçta acı olan ilaç da bizim için şifayı barındırır. Allah, kuluna zulmetmek ya da sadece acı çektirmek için sıkıntı vermez. Acı, oldurur. Sıkıntı üç nedenle verilir: Ya günahlara kefaret, ya manevi derecenin yükselmesi, ya da Allah’ı ve ahireti hatırlatmak için. Mevlana; “Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa, tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua, soğuktur. Dertli dua; gönülden, aşktan gelir” der. ♥இܓ“Şimdi o hastalık için Allah’a şükrediyorum”♥இܓ Bazı insanlar vardır ki, dertlerine çare ararken Allah’a kavuşur. Bizim gördüğümüz gelecek birkaç adım ötesini geçemez. Oysa hoşlanmadığımız bir şeyin hakkımızda hayır olduğunu görmek için bazen yıllara ihtiyaç duyarız. O zaman “İyi ki böyle olmuş” deriz. Ve bir zamanlar yaptığımız hayıflanmalar için utanırız. Panik atak olan bir arkadaşım, bu hastalığı neticesinde TESETTÜRE girip İslami bir hayat yaşamaya başladıktan yıllar sonra, “Şimdi o hastalık için Allah’a şükrediyorum” demişti. Oysa o hastalığı yaşadığı ilk dönemlerde ne büyük sıkıntılar, belki de isyanlar içinde olmuştu. Nice insanlar, terk ettikleri manevi vazifelere, başlarına gelen sıkıntılardan sonra yeniden döner. Bu anlamda sıkıntılar bir uyarı vazifesi görür. Bu haliyle onlar ne büyük lütuftur. Cehennem yollarında yürürken, Allah’ın kendisine davetiyesi gibidir onlar. Tabii bunlar, cüzi irademizi kullanıp, tüm sebeplere yapıştıktan sonraki sonuç için geçerli. Bir yangında kurtuluş mücadelesi yerine, oturup yanmayı beklemek ve neticeyi de “Bu, Allah’ın takdiridir” diye göstermek, doğru bir düşünce ve davranış olamaz. Allah’ın taktir ettiği hayır, üzerimize düşen her şeyi yaptıktan sonra, irademiz dışında başa gelende mevcut. Hayata ve olaylara böyle bakıldığında tüm sıkıntı dağları, sabun köpüğü gibi dağılır. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret görürsek, sıkıntılar yakamızı bırakmaz. Oysa bu dünya hayatın sadece küçük bir bölümünü içeriyor. Asıl hayat, öteye ait. Dolayısıyla hayatı, ilk ve ikinci bölüm olarak bir bütün şeklinde düşünürsek, sıkıntılar sonsuzluk potasında eriyip yutulabilir kıvama gelir. Her anımızda bizi olduran, terbiye eden Rabbimiz bir şeyi takdir etmiş ise, hayır ve mutluluğumuz onda saklıdır. Bu dünyada olmasa da, inşallah sonsuz hayatta onu göreceğiz. ♥இܓDEĞERLERİMİZ / RABİA S.♥இܓ _____________________
***♥........இܓ......♥.....
************•ƸӜƷ• ***********(((◠‿◠))) ***********..>’)(’<... ♥ இܓ♥ ’’ ÇOKK SOHBET KÂRIM UĞUR BÖCÜĞÜM NEREDE ? ;) ’’ ♥இܓ Kendi kendime konuşurken bi bakmışım laf lafı açıyo… Kendimi seviyom, Tamam Bana bir şey olursa yaşayamam Aşk olsun sevdiğim batmasın havan ;) Perişanım şimdi mutlu oldun mu CAN-An ;) ♥இܓ *Veddua*♥இܓ Ey benim iyiliklerimi bir bir sayan , beni daha fazla üzme Dışyüzüm gördüğün gibidir,İçimdekinden haberin yok ♥இܓ ♥இܓ -’Ben Seni Severken Çocuk Gibiyim’ ♥இܓ ALİ Kınık ♥இܓ - YouTube BENN SENİ SEVERKEN ÇOCUK GİBİYİM ALİ KINIK ile ilgili video▶ 3:36 www.youtube.com/watch?v=skErT2LASK0 10 Mar 2013 - hasan turan tarafından yüklendi Ben Kumdan Bir Kale Yaptım Ki Bize, Kimse Dokunmasın Sevgimize, Bu Masalı Gören Olmasın Diye ... ♥இܓ Sevgili katibim ;) ♥இܓ Hizmetteki kusurum için özür dilemeye geldim Çünkü ibadetime yok güvenim Âsiler günahtan tövbe ederler Âriflerse ibadetten istiğfar ederler♥இܓ |
♥இܓ Merhaba KATİBİM ;) ! '♥இܓ
Benim ol aşk bahrisi,
Denizler hayran bana.
Derya benim katremdir,
Zerreler umman bana.
Kaf Dağı zerrem değil,
Ay u güneş bana kul.
Hak'tır aslım şek değil,
Murşittir kur'an bana.
Çün dosta gider yolum,
Mülk-i ezeldir ilim.
Aşktan söyler bu dilim,
Aşk oldu seyran bana.
Yok iken ol barigâh,
Var idi ol padişah.
Ah bu aşk elinden ah,
Dert oldu derman bana.
Adem yaratılmadan,
Can kalıba girmeden.
Şeytan lânet olmadan,
Arş idi seyran bana
Yaratıldı Mustafa,
Yüzü gül, gönlü safa.
Ol kıldı bize vefa,
Ondandır ihsan bana.
Şeriat ehli ırak,
Eremez bu menzile.
Ben kuş dilin bilirim,
Söyler Süleyman bana.
Yunus bu halk içinde,
Eksikliktir Hak bilir.
Divâne olmuş çağırır,
Dervişlik buhtan bana. ♥இܓ
* Yunus EMRE *♥இܓ
Dün gece bir kuş sabaha dek inledi
Alıp götürdü aklımı,sabrımı,takatimi
İhlaslı dostlardan birinin
Kulağına da benim sesim gitmiş meğer
Dedi, bir kuş sesinin seni böyle
Kendinden geçireceğine inanmazdım
Dedim, insanlığa sığmaz bu:
Kuş tesbih etsin de insan sussun ! ♥இܓ
♥இܓ Köpek gezdirirken yaramazlık yapan çocuk;) ♥இܓ
- YouTube
▶ 1:04
www.youtube.com/watch?v=ZxVSH2Nb1iM
24 Ara 2012 - BirBaskaAlem - BBA tarafından yüklendi
Köpeğini gezdirdiği esnada yaramazlık yapmak için mola veren ... Oynarken sorumluluklarını da ihmal ...
♥இܓ Ün Görmüşüm Gün Görmüşüm Baştan Gelsin Baklava” ♥இܓ
Kırklareli’nde vazife yaparken fırıncı Ahmet Efendi’den bir hikâye dinlemiştim: Yemeği ağzınıza götürdüğünüzde parmaklarınızı bile yiyebileceğiniz kadar enfes yemekler yapan bir aşçı varmış. Fakat bu aşçı hayatında hiç servis yapmamış. Bir gün garson gelmediği için servis yapma vazifesi ona düşmüş. O da ellerini arkasına koyup “Arkadaş, ün görmüşüm, gün görmüşüm; baştan gelsin baklava!” demiş. Bir hikâye olsa da, bu kıssanın bize ifade ettiği çok mânâ var. Evet, sizin sunduğunuz baklava gibi leziz bir yiyecek olabilir ve siz o baklavayı gönlünüzden kopup gelen bir insanlık ve iyi niyetle sunabilirsiniz. Ancak her şeyin bir sırası bulunduğunu ve karşınızdaki insanların belli alışkanlıklarının olduğunu asla unutmamalısınız. Söylediklerinizin ve yaptıklarınızın zamanlamasını ayarlamanız bu açıdan çok önemlidir. İşte işin önünü-sonunu hesap etme, meseleleri arka planıyla görme, onlara mahrutî ve bütüncül bir nazarla bakma ve mebdeden müntehaya hep tenasüb-i illiyet prensibine göre hareket etme basiret dediğimiz o âlî vasfa ait hususlardandır.
Ayrıca, eğitim, diyalog gibi insanlık için çok önemli olan bu faaliyetleri yaparken her zaman A planına mukabil bir B planınızın olması; beklenmedik ve sürpriz bir şekilde ortaya çıkan olumsuzluklar karşısında alternatif yollarınızın bulunması da basiretle hareket etmenin gereğidir. Evet, bugün insanımız gönüllere inşirah salacak ölçüde çok farklı coğrafyalarda hüsnükabul gördü. Fakat bu güzel tablo karşısında rahatsızlık duyup kötülük yapabilecek bir kısım huysuz ruhların ortaya çıkması da mümkündür. Ortaya çıkabilecek böyle bir muhalif rüzgâr karşısında bu güzel faaliyetleri nasıl koruyabiliriz? Oluşmuş bu harmanın savrulmasına nasıl engel olabiliriz? Bazen siz, gayret eder, çalışır ve neticesinde tınazlar, tığlar ve çeçler oluşturursunuz. Fakat esen bir muhalif rüzgâr sizin ortaya koyduğunuz bütün semereyi alır, bir tarafa savuruverir. Veya maruz kaldığınız bir dolu bütün başaklarınızı döküverir. Böyle bir suiakıbete maruz kalmamak için her şeyi çok engince düşünerek ele almalı, kendi hissiyatınızın yanında başkalarının hissiyatını da doğru okuyabilmelisiniz. İşte bunların hepsini “عَلٰى بَصِيرَةٍ” kategorisi içinde mütalaa edebilirsiniz. Meselâ bir yerde belli bir alanda bir açılım niyetiniz varsa, öncelikle zemin etüdü yapmanız ve ona göre hareket etmeniz gerekir. Ticaret yapmak isteyen arkadaşlara bile ben öncelikle gidecekleri yerle alâkalı zemin yoklaması yapıp yapmadıklarını soruyorum: “Sizin orada satmayı düşündüğünüz ürün ve mala ne ölçüde talep var? Acaba yatırım yapmayı düşündüğünüz sahayla alâkalı gideceğiniz yerde çok güçlü rakipler var mı? Eğer bunları hesaba katmadan işe koyulacak olursanız, emeğiniz bad-ı heva gidebilir!” diyorum. Ben böyle bir zemin yoklamasını hizmet-i imaniye ve Kur’âniye adına da çok önemli görüyorum. İşte zeminin güven altına alınması, insanları endişelendirecek, onlarda bir şey dayatılıyor hissini uyaracak yanlışlıklara girilmemesi basiretle hareketin bir neticesidir. ♥இܓ ♥இܓ ♥இܓ
♥இܓ * Yaşatma İdeali *♥இܓ
♥இܓ İnsan ALLAH’ı tanıdığı kadar ‘İnsan’dır. ♥இܓ
*Fatih Sultan Mehmet Hz.*
♥இܓ Kanuni, Yahya Efendi ve Hızır (a.s)’ ın hikayesi ♥இܓ
HD - YouTube
▶ 3:31
www.youtube.com/watch?v=1k4MHgmM-_c
o
1 Ağu 2013 - din bilgisi tarafından yüklendi
Serdar Tuncer - Kanuni'nin Rüyası | Süleymaniye Camii'nin Esrarı ... Kanuni Sultan Süleyman, Yahya ...
♥இܓ Bahârı neyleriz ol gül'İzâr-ı gonce-femin
Gülüp açılması bin nev-bahâra değmez mi ? ♥இܓ
*Nailî-i Kadîm *♥இܓ
♥இܓ Otuzuncu Söz ♥இܓ
Ene ve Zerre'den ibâret bir elif, bir nokta'dır. ♥இܓ
..;) ♥இܓ
♥இܓ
♥இܓ
♥இܓ
♥இܓ
♥இܓ
&
♥இܓ