kısa bir yalnızlık döngüsü
mutluydu kapıyı açtığında
bir de içerideki sıcaklık yayılmış koridora boylu boyunca penceresi kapalı bir ağacı var sahibi olmadığı sonbahardan kalan sonbahardan dedi beraber ağladılar aralarında bir çift cama rağmen sonra son yaprağını hiç bir şey alamayacak gibi duruyordu bir de baktı ki sadece bir yağmur damlasıyla süzülmeye başladı son gözyaşını dökmüştü sevdiği ağaç kalakaldı iskelet parçası gibi bakakaldı sessiz bakiye bir de çok sevdiği sahibi olmadığı kendi ağacına bir damla göz yaşı döktü ve karanlığa büründü içinde bulunduğu vakit katı bir yalnızlıktı adı içine derince çektiğinin nedendir bilinmez dinlemedi ne üvercinkayı ne aşkı belli ki sevmez cemal süreya’yı hiç düşünmedi ve palyaçoyu dinlemeye başladı pay mı biçti kendine acaba palyaçodan bir satır gecenin karanlığındaki gümüş damlalarından üç satır kendinden bir kelime alabaora olmaya tüz tutmuş bir gemi sanki kah denize açılır da boğuşur dalgalarla geceyle boğuştuğu gibi yada karaya vurmuş bir demir yığını hiç konuşmadı an be an saniyelere sığdı koca bir yalnızlık gürül gürül bir hayatıda izliyordu zaman zaman yine de palyaçoyu dinledi ara versede zaman zaman |