GÜNEBAKAN ÇİÇEĞİMsadece düş/tü olanlar uyanıkken gördüğüm ve korkuyla geçmişin gölgelerine sığınmam bu yüzdendi biraz da. kalbimin derinliklerindeki sırlarımı oya oya işlerken şiirlerimin yüzüne gözlerindeki kanaviçe izlerimin bu kadar çabuk silineceğimi bilememiştim olduğunu sandığım bir sevdayı affet ifşa ettim gözlerim körmüş affet tıpkı Aşık Veysel gibi sadece gönlümü çalmışım sen diye. kimilerine göre geçmeyecek habis ’’ur’’ sevda kestikçe çoğalan çoğaldıkça vücudun her zerresine yayılan ama duyduklarımdan sonra razıyım elimde gönlümün en kör testeresi doğradım anıları bir bir sabah ezanında camı açıp derin bir nefes gibi gözlerime dolan çiğ tanelerini meleklere emanet ettim onlar mahşere dek saklayacaklar sırat köprüsünden sendeleyerek geçerken işte o anda sen geleceksin aklıma ve beni bu kadar kolay unutman o zaman o çiğ tanelerini yeniden asacağım gözlerime. ağır gelen unutulmak mıydı yoksa hemen ardımdan başka gönlün sularına balıklama dalman mıydı bilmiyorum boğul demeyeceğim buna gücüm yok şu an. mutluluk bir zamanlar genç bir kızın ilk masum busesinde kaybolduktan çok sonra seni ekmiştim gönlümün gün g/örmemiş bahçesine ve sen günebakan çiçeğim ne çabuk soyundun ayrılığın kollarında çitlendin yaban dudakların arasında. şahlanan duygular iplerini kopardı saçlarını savurarak özgürlüğün kollarına koşarken arada geri dönüp bakmasına aldırma sahibine alışkın atların bakışı sadece o. dediler ki çöle ne eksen yeşermez yozlaşmış bir yüreğe su kar etmez zorlama çek yüreğini güneşi kapatma yakıcı sözlerinle yeşile hasret o gözlere ela bakışlar yetmez kurumaya alışkın toprakta aykırı durur gözyaşların. haklıydılar.. yüzün kefene sarılı şiirlere dönük batan güneş gibi bana batık gözlerini sana hediye ediyorum ele/günebakan çiçeğim. Ayvazım DENİZ |
kutluyorum saygılar sunuyorum...