Bu Sabah Ağladınmı Benim Gözlerimden
Hiç öldürdünmü birini
beyaz bir çaputla örtüp yüzünü koydunmu çukurun dibine çiçek kokusu vahşi bir şeyler yosun kokusu uçsuz birşeyler bir yıldız kayar gökte iyi bir dilek gibi yağmur kokusu arsız birşeyler isteyen hırsızca ve delice tanrının çekmecesinde vicdan bir kaç hektar tarlada korkak bir korkuluk mudur inanç insanlık adına yapıştırmalı kemikleri yemeklik küçük küçük doğramalı etleri. mecbur kalır vahşette işler cinayetleri ne gariptir haps olmak demir gibi kokar kan ellerimdeki çizgilerden içeri akar ne teselli olmak var ne avunmak yılmak ne gariptir ne tuhaf şimdi sarmaşıkların engeli sabırsızlık ne acıdır imkansızdır, camdan kemiklerle yürümek. ne tuhaftır özgürlük ihtiyacı duymanın bir işe yaramaması. iki ruh giydik içimizi temizledikmi kustuğumuz kanla yani doğru olmuyordu hiç yaşamak resim yaş içindeydi ağlamaktan Sisli perdelerce gizlenen kızıl gölgelerin katil akşamı kan telaşlı kanım ... etinde gri bir makyaj hevesi fantastik hayallerin içinde tahriş olmuş yüzünde tırnak izleri alnında akılsız bir alın yazısı boğulduğum benzeri gecelerde benzersiz bir his benzemekten duyulmuş acılar bir ölüm öykünüşü zihnimin ağrısıdır avaz avaz bağıran..bu nasıl öfke...başınızı yastığınıza rahat koydunuzmu... ve yazdıklarımın vagıl cığıl çabasını sildiler geceyle saklamış olmalılar beni belkide benide öldürdüler kimse bulunmadı yoktu hiç kimse... |