GİThadi git. madem ben gönlünün dağlarında bir meltem gibi esemedim siyah saçlarında baharın çiçeklerini açtıramadın ellerimle ve annesiz çocukluğunun öksüzlüğünü saramadım soğuk su yemiş yüzünün donuk ifadesi suratıma şamar gibi inmeden git. bırak ben sessiz bir gece gibi usul usul kayarım gündüzün kucağına ışıklar yanıltır insanı bir köstebek gibi gömerim kendimi yalnızlığıma alışkınım ben günahsız taşlanmaya eğerim senden gelene başımı gülerim yine saçma sapan sözlere sırf sen mutlu ol diye. hadi git... aklın bende kalmasın ben ağlamaya utanan gururlu kadınlardanım yağmur bulutlarına ısmarladım senden sonra yağacaklar üzerime. belki de kal demeliyim sana tüm o karanlık sözlere rağmen yalvarmalıyım göğsünü gere gere yendim sonunda deyip gelir sığınırsın dizlerime beki de kim bilir ve ben aslında alnımda duran ve yalnız onurlu kadınların bildiği ar damarımı koparıp atmalıyım güler gibi yapıp yenilgiyi sen diye sarmalıyım ki aslında benim yenilmem aşkın yenilgisidir bilirsin. korkma sen hiç o kadar basit olmadın onursuz bir kadını sevemezdin biliyorum çarpışan iki cengaver gibi gönül bağında karşı karşıya dururken ve sen dudağının kenarında asılı kalan ’’ seviyorum’’ kelimesini elinin tersiyle silerken gözlerin ölü sevdanın rengine bulanmıştı baktın baktın ve sustun. bense al yazmalı bir türkünün içinde kaybolmuş ellerimde yeni kaybettiğim çocuğumun ölüsü usulca gözlerini kapatıyordum ve sabır denizine bırakıyordum kendimi ki ne çok yüzmüşlüğüm vardır orada sen de bilirsin.. yaşanmamış her güzel anıyı sırtındaki kin torbasına doldur ve git.. bilirim bu kin seni ayakta tutacak her ’’ben’’ aklına düştüğünde gözlerin çakmak çakmak tutuşturacaksın hayalimi ve ’’beni hak etmedi’’ diyerek başın dik yüreğin delik deşik boş bir çerçeveye takılı gözlerin kalacak geride. beni daha fazla söyletmeden git. yoksa yeminimi bozup hiç sevmediğin kadınlara dönüşeceğim ki hasretin yüzüme vuran azgın dalgalar gibi çarpttıkça kayboluyorum kendimde.. git...git... Ayvazım DENİZ |