SİYAH FAHİŞE
Bir kapı açıldı gerisin geriye,gıcırdayarak
Ve omzunda salıncak gibi sallanan çantasıyla diri bir kadın Ayaklarda topuklular takır tukur yeri dövmekte Diz kapağının çok üstünde bir kısa etek Belli etmekte. Yürürken hafif düşman bir rüzgar peydahlandı Kadının saçları arasına saldırdı Ve biraz parfüm biraz sigara biraz ter kokusunu Çalıp da burnumun dibine attı. Kadın yürürken kırık sokak lambalarından birinin piç ışıkları vurdu saçlarına Siyahı görmek ve göstermek maksat. Tükürükle cıvıklaşmış eski bir ruj da yapışmış dudaklarına Kırmızıyı görmekti bu defa da maksat. Ve kadın döndü sokağın en dönek yerinden Oturttu yorulmuş kalçalarını soğuk biriket üstüne Ağlamak için derinden. Sonra kolaçan etti gözleri etrafı Sanki gözlerinin yapacağı iş göğüslerinin yaptığı işten ayıpmışçasına. Bir yarım dakika geçti titredi isteyerek veya bilmeden Yarım dakikaya yarım dakika daha gebe kaldığında Gözyaşları azgın bir bedenin boşalışı gibi akıyordu Kirpikler kaynak,yanaklar dere,ağız deniz Ve sonunda dil okyanus Tuzlu ve derin bir okyanus. Dirsekleri göğsüne bir köprüyü tutan kolon gibi otururken Elleri gözlerine bir kepçe gibi batıp çıkarken Ayakları sevişen yılanlar gibi birbirine çarparken Bıçak kesiğinden fışkıran kan gibi akıyordu gözyaşları. İhtirasla,dopdolu,zevkle,heyecanla,yakarak Mapustan kaçmış bir mahkum gibi kurtuluyordu Ceza evinden. Ve siyah saçlı,uzun bacaklı siyah kadının elleri arıyordu gecesini Gözyaşlarını dindirecek beş hecesini Pe çe te si ni. Üç nefes alımlık zaman yetti kavuşmasına Gözlerine mahsen gibi duvar kurmasına Buse kaynağına birkaç darbe vurmasına. Ve işte si li yor demeye kalmadı Bembeyaz perde gözlerde,dudaklarda Öpüşmelere doyulmayan dolu yanaklarda Sağlarda,sollarda,önlerde,arkalarda Ve gözden boyna tüm topraklarda Islak tek bir zerre bırakmadan çektirdi kendini Kadının surat korneşlerine. Böylelikle gecenin dörtte birinin de bilmem kaçı eskidi Peçetelerde kırmızı boyalar,yaşlar belirdi Ağlamaktan kambura bağlanmış sırtlar gerindi Siyah beyaza sahip olayım derken Beyaz siyahı silerek delirdi. Kalçasını usturubuyla kaldıran kadının gölgesi yansıdı Son dönemece kolunu atmış kireçli duvardan. İnsanlar bişeyler yaşıyorlar kediler miyavlarken Bar sokağından veya ismi hatıra gelmeyen bulvardan. Kime kimseyi kimseyle kim kimleyebilir Bir sürtüğün,fahişenin,kadının,erkeğin,insanın Hangi çarkta ne halt ettiğini kim ne bilir Bu devran bir türlü dönecektir madem Ha unuttum bu arada hakkını vereyim Giden kadında gözler badem badem. Şarap olmak zorundadır,içmek gerekli Ben onu yapan üzümü sıkan torba olmak istiyorum Tortusunu,şerbetini,mahsenini,yıllarını,aslını ve içenini size bırakıyorum Bu altısından birine bakın iyice ha Seçim size kalmış,cömertimdir Atlamayın hemen ilk aklınıza gelenine sakın ha Şarap içen aklın fikri uçkurdadır Sanırsam uçkura zaafı olanın Sonu çukurdadır. MEHMET EMİN ŞAHİN |