Akış Ve Nazar Takış
Ok yemek ceylanla olsa da sızı
Açlığı gidermekte alı koymazdı sizi Ne kadar haklı, Ne kadar gadre uğramış olsa da Eski olamazdı yeni gibi değeri farklı Bir tarihsel süreçten beridir Ebu Cehil, Ebu Süfyan olan egemenlikti Eski olup yıkılan. Buydu eski üzerine Yeni yapıya dirimse edimle, çıkılan Muhammedi olan yenilikti Yıkılan yerine yeni inşası yapılan Ey şeytan! Yeniyi eskiyle Eskinin süpürülüşü olan serzenişle Ebu cehil, Ebu Lehep, Ebu Süfyan sözüyle direnişi Söyleşip, söyletip; Muhammediyi güya haksız kılıyordunuz! Biliniz ki Ne kalırdı nutku Ne konusu olurla utku Eskici Lehep ve Cehillerle Süfyanları tutmak Yeni olan Muhammedi, esame kılmayıp unutmaktı! Yeni olanı, eski olana söyletip söyletip Öyle saçmalıklar yanlışlıklarla olduk ki dağıntı Bilimsel olanı öğrenmişe, gerekendi ilişkindi bağıntı Ya Talip olur, kalırsınız her işinizi Cehille Ya Gazi olup kalırsın, her işini bilir ehille Hem eski eskidiği için var olandır yeni Hem eski yeni olmaktan korktuğu için eski Hem anlamı idrak ile akış içinde Hem seyirlinin zülfü yârine nazar, takış içinde 05.02.2015 Ya Gazi olup kalırsın, her işini bilir ehille: Bir devrim oluş; köhneyişi nedenle, değişip dönüşmekle yeni olmasının vakti gelmiş olmanın zorunlulukları vardır. Atıf Hoca, Rıza Nur, Şeyh Sait gibi temsilcilikler kendi öncesine göre değer olmakla beraber, yeni durumla aşılması gereken eski statüko olmuştular. Bu nedenle ister istemez engel tutum yerine konan eskinin, kendi duygu düşünce ve bizar olukla söylemlerini dile getirişle; güya yeniyi dolaylı yolla kötülemek, reddetmek, eleştirmek olan gafleti bilmezlikle yanıltma yapmak! Eğer eskiyi, değişene emsal söyleyişle haklı ve doğru kılacaksak; peki vakti gelmiş yeninin, kendisini duyuran biz zari söylemleri ne olacaktı? |