Yüzümüzü sulara bıraktık hayallerimizi sıvası dökülmüş duvarlara sardıkça yangınlar içimizi yoksul bir yaşamın cenderesinde yaralarımız üşüdü... Önce miydi, sonra mıydı, kar mıydı? yağmur muydu? bilemedik? üşüdükçe içimize çöktü sis...
Hep sancısını çektik kahreden hayatın ne giysek yakışmıyor hüzünden başka eğilip bakmaya korktuğumuz, sahipsiz mezarlara döndü içimiz. her akşam tanımadığımız bir hicran görmediğimiz bir ıstırap çaldı kapımızı...
Kalbimizi bir vefasız, ömrümüzü bir hayırsız aldı hayatın çıkmazında hep teselli aradık buruk gülümsemeler dindirebilir mi hüznü ah! Can? kime ne verebiliriz ki, gönül mü? ömür mü? can mı? mal mı? yok, yok yüreğimizden başka servetimiz
Her baktığımız göz yuttu gönlümüzü hançerini sapladı her tuttuğumuz el hangi adaya sığınsak ihanet kokuyor. nereye gidebiliriz ki ah! Can, yüreğimizden başka sokaklar çıkmaz sokak ömrümüzde, kahretsin...
Çıktığımız her yolculukta düştüğümüz her kalabalıkta ıssız bir kıyıda üşüdü ömrümüz yetim ruhumuz, nemli gözlerimizle her gece sarılıp bir hayale, yalnızlığımızı alıp bastık bağrımıza...
Yetimdik mevsimlerin koynunda, yaralıydık acılarla yattık, acılarla kalktık, bir ömür acılara acılar kattık. kurudu gözpınarlarımız, karanlığı siper edip gözlerimize yüreğimizle ağladık.
Kimsesiz bir çocuğun yüreğine çizip resimlerimizi kayıp mezarlara gömdük, yüzümüze siper ettiğimiz gülüşleri ve yükleyip sevdalı bir kuşun kanadına kaygılarımızı ardında el açıp aşka ve acıya ağladık...
Hep yüreğimizde saklı tuttuk sevgimizi, gözlerimizde, yüzümüzün hüznünde saklı tuttuk... gökyüzünü doldurup soluğumuza isyanımızı kilometrelere zincirleyip kayıp bir vadide idam ettik geçmişimizi...
Gidenler dönmedi ah! Can solgun bir güz bahçesi renginde, boynu bükülü gelincikler gibi kaldık yaralı uçurumları birer birer koşarak boş yere yollara baktık, türküler yaktık kurudu gözpınarlarımız, yüreğimizle ağladık.
Yaralı bir ülkeyiz şimdi, terkedilmiş bir şehir nehir nehir acılar damlıyor bedenimize önümüzde dağ dağ uçurumlar ardımızda ölümün ayak sesleri nasılda acıyor hayatımız ahh!
Gurbet ki, kahreden yanımız acılara gömdüğümüz isyanımız derdimizi kime nasıl anlatırız, kimimiz var ki, ah! Can lime lime yüreğimiz, ilmik ilmik gözyaşlarımızdan başka…
Hasret ki, göçmen kuşların kanadında taşıdığı gamdan bir dağ gibi oturmuş gözlerimize... buruk gülümsemeler dindire bilir mi hüznü ah! Can? kime ne anlatabiliriz ki, ağızdan çıkan her söz yaralıyor yüreğimizi.... .
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ne Giysek Yakışmıyor Hüzünden Başka şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ne Giysek Yakışmıyor Hüzünden Başka şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yüzümüzü sulara bıraktık hayallerimizi sıvası dökülmüş duvarlara önce miydi, sonra mıydı, kar mıydı? yağmur muydu? bilemedik?
Hep sancısını çektik kahreden hayatın ne giysek yakışmıyor hüzünden başka her akşam tanımadığımız bir hicran görmediğimiz bir ıstırap çaldı kapımızı...
Dehşet bir şir. Nasılda göremedim yazık. Özel seçkiye yakışıyor. Yüreğinize, kaleminize sağlık. Tebriklerimle.
hayallerimizi sıvası dökülmüş duvarlara
önce miydi, sonra mıydı,
kar mıydı?
yağmur muydu?
bilemedik?
Hep sancısını çektik kahreden hayatın
ne giysek yakışmıyor hüzünden başka
her akşam tanımadığımız bir hicran
görmediğimiz bir ıstırap çaldı kapımızı...
Dehşet bir şir. Nasılda göremedim yazık. Özel seçkiye yakışıyor. Yüreğinize, kaleminize sağlık. Tebriklerimle.