KURŞUNİ KIRATIM
KURŞUNİ KIRATIM
Nallar çarptıkça yakamozlara Sesin yitiyordu uzak tepelerinde İstanbul’un Sense bir yelkenliyle üzerindeydin ufkun. Atım çığlınca geçti yanından Kızkulesi’nin Ateşini gördüm yüreğinin, Yasakları kavuruyordun elindeki şişte. Yürümedi atım karada, yürümedi toprakta Yelkenlin girmedi boğazın sularına Öğrenemedik ikimiz Ne kadar çok sevmiştik birbirimizi. Nallar çarptıkça yakamozlara Sesin yitiyordu uzak tepelerinde İstanbul’un. Yasağın görünmez düzlemlerinde, Zincirlenmişti yüreğimizin burçları Geçemedik Gel-gitleri Ahırkapı’da Koşuyordu boğazın içinde kurşuni kıratım. Biz basamıyorduk toprağa Biricik örtün uzanamıyordu Kızkulesi’ne. Sense bir yelkenlide üzerindeydin ufkun Atım çığlınca geçti yanından Kızkulesi’nin. Yüreğine soktun ateşini özlemin Bensizliğin ızgarasında yok ettin zincirleri, Bir güneş doğdu çıplaklığımıza Yürüdü kurşuni kıratım tüm enlemleri. Sarıldığımızda ikimiz birbirimize Ekvatoru arıyordu bir oluşumuz, Kızkulesi’nde ölmeyen umut Kimsesiz granit taşlarınla. Yasağın görünmez düzlemlerini Parçaladı attığın üç gül, Yürüdü kurşuni kıratım tüm enlemleri Sarıldığımızda ikimiz birbirimize. |