Çağır Beni Yüreğinin DerinliklerineAlsam şimdi sıcacık ellerini ellerimin içine Sıradağlara diz çöktürüp gözlerine aksam Fırdöndü bir rakkase gibi gelip geçse saatler Ben saçlarının her teline sevdalı şiirler okusam Sımsıkı bir sarılış olsa düşüncelerim teninde Yalnızlığın o acı kirmeniyle nehirler gibi sana aksam Kendi turunu inkâr eden saatlerin sevişmeleriyle Sana apansız gelişlerime ’hoş geldin’ desen Yorgun bir imbat gibi alaca şafaklarda seninle uyansam Atsan tüm beklentileri, kırsan bekleyişin paslı zincirlerini ’Seninle yaşamak helal bir lokma’ diyerek kutsasan erliğimi Yosun akışlı nehirlerin şerha seslerine tutunup Seninle yaşlı imbatları kovsak kurumuş ovalarda Aksan yangınlarıma ve tutunsan delirmiş utkularıma O coşkulu hayatın yağmurlu saçaklarında gizlensek Kuşkucu insanların iç dünyalarından uzaklara gitsek Seninle yalnızlığı seçsem, mor dağlara güller eksek Ben ipek bakışlarının hazan iklimlerini bile sevsem Sular içsem avuçlarından ay ışığında el ele gezsem Unutsam gündüzleri, karanlığın yorganını sersem Yüreğin çağırdığında beni derinlerine, geleceğim bil Bileklerindeki esaret kelepçesini çözeceğim sevgimle Sönse de tüm ışıkları evrenin, sana ışıltılarla geleceğim Coşkulu dalgalar olacak aşk, ateşin ülkesini geçeceğim Çapsız insanları tıkıp zindanlara, seviyi öğreteceğim Şiirin ahraz tohumlarını kadın yüreğine serpeceğim Selahattin YETGİN |
Bileklerindeki esaret kelepçesini çözeceğim sevgimle
Sönse de tüm ışıkları evrenin, sana ışıltılarla geleceğim
Coşkulu dalgalar olacak aşk, ateşin ülkesini geçeceğim
Çapsız insanları tıkıp zindanlara, seviyi öğreteceğim
Şiirin ahraz tohumlarını kadın yüreğine serpeceğim
Kutlarım