YAKASIZ GÖMLEK
Kenara oturup demli çayımı içerken
Dünyanın ahvali ile kendimden geçerken Ben kendime gelecek yapıp düşler seçerken Gözümün önündeydi bu yakasız gömlek. Bu benim alın yazım inandım iman ettim Manevi hayale daldım da uzağa gittim Düşündükçe kahroldum inan vallahi bittim Tabutta, ne de yakışmış be yakasız gömlek. Sevdalarımı topladım da bohçaya koydum Bir anda kendime okunan bir sela duydum Yaradanım’ın emridir deyip gelene uydum Hayatımın içine koydum yakasız gömlek. Bitmiyor hiçbir zaman yaşadıkça acımız Yaş ilerleyince içimizde başlar sancımız Telaşa düşer eş, dost, kardeş, akraba, bacımız Doyumsuz bu gönlümü okşar, bu yakasız gömlek. Kul Özcan’ım giden bu vuslata ben de daldım Düşümdüm ebedi, örtecek bir gömlek aldım Sıcacık gömleğe kendimi sıkıca sardım O dünyada beni üşütme yakasız gömlek. *** ABDULHAMİT ÖZCAN |
Saygılar...