ibni Hatip
Türk-İslam âlimleri serisi – 101
İBN-İ HATİP D. 1313 – Ö. 1374 Adı; Lisanüddin Ebu Abdullah Muhammed Bin Abdullah Bin Said Bin Ali Bin Ahmed Es-Selmani’dir. Kısaca İbn-i Hatip denmiş, Gırnatalı Hatipoğulları ailesindendir. Gırnata’da çok ünlü âlimlerden ders almış, Bıkmadan usanmadan ilim için çalışmış, Müellif, şair ve devlet adamı denilir, Bazı hastanelerde doktorlukta yapmış. O vezirlik makamına getirilmiştir, Göreve ölünceye kadar devam etmiştir, Edebiyat, tasavvuf ve felsefeci denmiş, Bu konuda altmış kadar eser vermiştir. Ona nam katan “Gırnata Tarihi” olmuş, Ününü “veba bulaşıcı” diye duyurmuş, Vebayı ilmi yoldan açıklayan ilktir, Bu konuda da dünyada ilk hekim olmuş. Yersin ve Kitasato biz bulduk dese de, İbn-i Hatip, çoktan belirtmiş eserinde, “El Mukni’üs Sail an’il Maraz’ıl Hail” Çok övgüler almıştır ilim çevresinde. Avrupa “Kara Ölüm”le pençeleşirmiş, Buna da kesin bir teşhis bilinmez imiş, İbn-i Hatip; “Bulaşmasını önleyin” der, Karantina sistemiyle çare göstermiş. “El Mukni’üs Sail an’il Maraz’ıl Hail”: Eserin Türkçe açıklaması; “Vebayı soranı ikna eden kitap” Şair, Araştırmacı, Yazar: Abdullah Yaşar Erdoğan NOT: İbni Hatip, vebanın kesinlikle bulaşma yoluyla yayıldığını, hasta ve eş yakınlarıyla intişar ettiğini anlatıyordu: “Bazı kimseler hastalığın bulaşma yoluyla yayıldığını kabul etmiyorlar. Biz, bulaşmanın mümkün olabileceği görüşünü nasıl kabul edip doğrulayabiliriz?” sorusunu soranlara şu cevabı veririz: “Bulaşmanın varlığı; tecrübe, araştırma, hisler ve kendilerine güvenilir nakillerin açıklığı sayesinde anlaşılmaktadır. Bu gerçekler, pek sağlam delillerdir. Hastalıklı kimse ile temas etmeyen kimseler sağlıklı kalmaktadırlar. Buna en güzel örnek, bilhassa Afrika’da gözlemlerimizle tespit ettiğimiz bedevi oymaklarıdır. Temasa geçenler ise hastalığa yakalanmaktadırlar. Bu geçiş için hastanın giydiği elbiseyi, giyme, kullandığı kap kaçağı kullanma, takındığı küpeleri takınma, vebalı evden bir kişinin diğer insanlarla görüşmesi, temiz bir limana hastalığa bulaşmış bir geminin gelmesi yeterlidir. Dikkatli bir araştırmacı bunu gayet açıklıkla görebilecektir.” İbni Hatip, bu görüşleriyle İslâm medeniyetini, Antik medeniyetin (eski Yunan medeniyeti) çok çok fevkine çıkarmış oluyor, insanlığa paha biçilmez bir hizmette bulunu yordu. İbni Hatip, veba hakkındaki bu cesurca açıklamalarını ileri sürerken, hiç şüphesiz ayet ve hadislerden ilham alıyordu. “Kendi kendinizi tehlikeye atmayınız.” (Bakara, 195) “Bir yerde taun (veba) çıktığı zaman oraya girmeyin. Eğer hastalık çıkan yerde iseniz, oradan da çıkmayınız” (hadisi şerif) gibi dini rehberleri vardı. Hz. Ömer Şam’da veba salgınının çıktığını öğrendiği zaman oraya girmemiş, askerlerinin halkla görüş melerini engellemişti. Ta o zamanlar günümüzde geliştirilen karantina usulü böylesine tatbik edilmişti. İşte İbni Hatip’in önünde izahlarını dayandırdığı böylesine sağlam deliller vardı. Sonra gözlem ve deneyleriyle de aynı neticeye varmış, hiçbir kimsenin cesaret edemediği bir dönemde cesurca izahlarda bulunmuştu. İbni Hatip’in bu kıymetli eseri 1863 yılında M. J. Müller tarafından tercüme edilmiş ve neşredilmiştir. |