Erguvan "Sen Allah'ına kadar aşıksın arkadaş..."
Çiçeklerin hasıdır erguvan,
ne pembedir, ne de kırmızı, her iki rengin mora yakın, bir güzel ışıkta birleşmesidir, aşk ile... Eski giysiler vardır, hani, kaftanlar, ipek dokumalar, birde Kürt kızının her düğün de, dernek te güzelliğine renk katar, Anadolu’da genç kızların, toy gelinlerin çekingenliklerinden, utangaçlıktan fışkıran duygu sağnakları, özlem vardır, aşk vardır... Günümüz kahpe düzeni, filizlenen çiçeklere, yeşeren çocuklara "Kutsal" dedikleri kadınlara, kök salan ağaçlara düşman... Toprağa kök salan ağaç, hemen her mevsimde güzeldir, kışın ayazında bile, sevgilinin elini tutarak, sırtını dayamışsan ağaca, en kuru olduğu günlerde bile güzeldir... Gök yüzü ağlasın, yağmurda, pırlantalar takınır, ışıl ışıl olur tüm ağaçlar, ağlarken gülen gelinlerin yüzü gibi, al al olur gövdesi ışıltılar içinde... Şimdiler de,. Kartepe ’de kar yağmakta, kar’da her ağaç bir başka güzeldir, korunabilen dallar, kuşlara evsahipliği yaparken, ıslak bir kahverengi tonunda, kimi zaman da, morumsu bir kahveliktedir, insanın içi gibi, ben gibi, sanki o güzelim ağaç üşümektedir!.. He! kurban, erguvanı, erguvan mevsimini sevmek için, İllede, aşık olmak mı gerekir? yoksa, bu güzelim renk, bu dayanılmaz mevsim mi aşık ediyor, insanı? bilemiyorum... Hani, bir kez kaptırmışsanız paçanızı, kendinizi aşk’a, yandı gülüm, keten helva, artık kurtulma şansın kalmamıştır!.. "Sen Allah’ına kadar aşıksın arkadaş..." Atilla Yüceak Aralık 2014 Araştırmacı Yazar -Şair |