AĞIT
Toprağında biten gülün kokusu,
Sigara dumanının zehirlediği ciğerlerimde Ve beyninim karanlık kıvrımlarında dolaştığında, Affetmiş olacağım seni. Sen son nefesini acılar içinde gökyüzüne savururken, Ben nefretinle dişleyeceğim dudaklarımı, Çenemden süzülen kan, Nefretimin mührü olacak. Belki göremeyeceğim seni, O eylül sabahı sana dair son görüntü olacak zihnimde, Güneşli günlerde uyanmaktan da nefret edeceğim, En az senden nefret ettiğim kadar. Ruhunun gazap içinde kıvranması süsleyecek düşlerimi, Seni bensizlikle cezalandıracağım. Doğurduğun dehşetin olacak, Tüm beddualarımda adın geçecek. Sen yine de sesimi duyamayacaksın. Gözyaşları akıtacağım sana, Sen bu tuzlu damlaları göremeyeceksin. Gözyaşlarım nefretimle buharlaşacak, Acı, damla damla yağacak ömrüne. Kaçmak isteyeceksin, kaçamayacaksın. Tüm kapılarını kapatacak hayat, Çıplak ayakların beddua taşlarımla kanayacak. Bir gün nefretim küllenmiş, üzerinde dumanım tüterken, Kanser haberin gelecek, üzüleceğim. Sonra öleceksin ansızın, Kötü haber çabuk duyulacak, Kulaklarımdan girecek acın, tüm bedenim yanacak. Küllerim küllerine karışacak. Öleceğim sanacağım, Bir başıma kalacağım Ve sonra mezarını arayacağım uzun uzun. Bırakmayacak hayat ellerimi, Gelemeyeceğim yanına. Tüm yaptıklarını silecek ölüm, Tüm hissettiklerimi Ve sen yine göremeyeceksin gözyaşlarımı. Şimdi ben pişmanım, Sen yoksun. Yaşasaydın affetmezdim ama Öldün... Mesut Çiftci |