yalnız adam
Yalnızlığa bürünmüştü bu şehir,
Gökyüzünün derin ufuklarında . Çığlıkları yükseliyordu adamın , Sirenler misali şehrin nidalarinda . Zaman durmuştu bu şehrin sabahında , Ve adam irkiliyordu birden yalnızlıkla. Anlam veremediği düşünceler üşütüyordu bedenini , Şehrin pusuya yatmış , Yarım kalmış umutlarıyla . Zaman akıyordu birden , Yıldızlar kayboluyor, beden üşüten, Işığıyla umut silen güneş doğuyordu. Ama aklar düşmüştü saçlara yalnız adamın. Anlam veremediği hızla geçmişti duran zaman . Ve yalnızlığıyla irkiliyordu yolun yarısını geçmiş bedeniyle . Gözlerdeki çizgiler anlatıyordu yorgunluğunu adamın . Ve bitiriyordu yalnız bir günü daha adam Semalarda yankılanan, "sela" nidalarıyla |