GÖKLERDEN İNMEDİ Mİ DUAMGöklerden inmedi mi duam göz bebeklerimin ardından ağladığı sen misin yüzüne emzirmeden yetimlikle unutulduğu o akan nehir yavrusu, kızıl su, büyük azamet ve yıllan terbiye eden dillerin varmış çaya şeker olan gülüşlerin ben o gülüş uğruna yeniden doğarken her sabah yollarına süsleyip sana uğurlarken aynalar, taş öğüten dokunuşların varmış arılar bal içermiş dudaklarından tütün bağımlılığıydı senin kisi öldüren ve öldürmeyen yarı tiryakisiyim ayrılıkların yokluğunda her sabahı kıyamet korkusuyla bekledim seccadem yere yayılı ve ucu kıvrılmış göklerden sana indimi duam ve sabah gelirdi kıyamet’siz saçların misk kokarmış o sabahları anormale indi bunları düşündükçe beyin yapım tilkiden daha döner oldu düşüncelerim denizler varmış seni saklayan şehirle kıyı üstünde avaz, avaz kuşlarım martıların çığlıkları dindirirmiş içinde hırçın dalgaları her gece uzay yoluna dalgın gözlerin göklerden içine düşmedi mi duam. uğurlar olsun gönlümün yolcusu düştüğün ayrılık yolların hayırlı olsun zulüm senin zulmün, acı benim acım toz bulutu, toz yağmuru gün yüzüm denizlerin boğucu, hırçın, katil çektim üstünden göç, göç kuşlarımı denizlerinde artık ebabiller uçsun azat ettim bedenime kafeslediğim ruhu ölen aşk oldu, haberin olsun... Ekrem Tong |