Silindi.Şiirin hikayesini görmek için tıklayın bediüzzaman’ın az bilinen bir münacatı
"İlâhî! Bana gereken odur ki, dünya da, ukbâ da elimden gitse veya bütün kâinat benim olsa, yine de hiç aldırmamalıyım. Çünkü Sen, benim Rabbim’sin, Yaratıcım’sın ve İlâhım’sın ya! Ve ben de, Sen’in mahlûkun ve eserinim ya! Nihayetsiz isyanım ve nihayetsiz uzaklığım kereminle aramda bağ bırakmamış olsa da, Sen’inle hâlâ bir bağım ve Sana bağlılığım var: evet, Sen’in mahlûkun ve kulun olmam lisanıyla yalvarıyorum: Ey Yaradanım, ey Rabbim, ey Rızkımı Veren, ey Mâlikim, ey Beni Şekillendiren, ya İlâhî! Sonsuz Güzel İsimler’in ve İsm-i A’zam’ın hürmetine, baştan sonra hikmet dolu ve doğruyu yanlıştan, hakkı bâtıldan ayıran Kur’ân hürmetine, Habîb-i Ekrem’in hürmetine, Kelâm-ı Kadîm’in hürmetine, Arş-ı A’zam’ın hürmetine, bin kere bin Kul Hüve’llahü Ehad hürmetine Sen’den istiyorum. Ya Allah, ya Rahmân, ya Hannân (yaratıklarını sonsuz şefkatle gözeten), ya Mennân (eşsiz ve sonsuz iyilik sahibi), ya Deyyân (mutlak hâkim; iyiliğin de, affa uğramamış kötülüğün de karşılığını veren)! Bağışla beni ey Ğaffâr (bağışlaması pek bol), ey Settâr (ayıpları örten), ey Tevvâb (tevbeleri cömertçe kabûl eden), ey Vehhâb (karşılıksız ve pek bol veren)! Günahlarımı, hatalarımı affediver ey Vedûd (sonsuzca seven ve sevilen), ey Raûf (acıması ve merhameti pek çok), ey Afûv (günahları, hataları affediveren), ey Ğafûr (günahları, hataları bağışlayan)! Bana lûtfunla muamelede bulun ya Lâtîf (sonsuz lûtuf sahibi), ya Habîr (her şeyden hakkıyla haberdar), ya Semî’ (her şeyi hakkıyla işiten), ya Basîr (her şeyi hakkıyla gören)! Günahlarımdan, hatalarımdan geçiver ya Halîm (cezalandırmada hiç acele etmeyen), ya Alîm (her şeyi hakkıyla bilen), ya Kerîm (keremi, ihsanı sınırsız), ya Rahîm (hususî rahmeti de sonsuz)! Beni Sırat-ı Müstakîm’e hidayet buyur ya Rabb, ya Samed (Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayıp, her varlık kendisine muhtaç olan), ya Hâdî! Bana karşılıksız cömertlikte bulun ya Bedî’ (yaratması da, ihsanı da eşsiz ve örneksiz), ya Bâkî (ezelden ebede kesintisiz var olan), ya Adl (mutlak adalet sahibi, her şeyi tam yerinde ve dengede yapan), ya Hû (ey ancak O, ancak Kendisi olan)! İman ve Kur’ân’ın nuruyla kalbimi de, kabrimi de aydınlat ya Nûr, ya Hakk, ya Hayy, ya Kayyûm (varlığı hem kendinden hem de kendi kendine ve başka her şeyin varlığı da O’nunla kaim olan), ya Mâlike’l-mülk (mülkün, malikiyetin mutlak sahibi), ey Celâl ve İkram Sahibi! Ey öncesi olmayan Evvel, ey sonu olmayan Âhir, ey en görünmezliği içinde en açık Zâhir, ey en açık oluşu içinde en gizli Bâtın, ya Kavîyy, ya Kâdir, ey Mevlâm, ya Ğafir (günahları bağışlayan), ya Erhame’r-Rahimîn (eşsiz ve mukayesesiz rahmet sahibi)! Kur’ân’daki İsm-i A’zam hürmetine, kâinat kitabında en büyük sırrın olan Hz. Muhammed (s.a.s.) hürmetine ne olur, lûtfet, lûtfet de bu Sonsuz Güzel İsimleri’nden kalbime ve kalıbıma, kabirde ruhuma İsm-i A’zam’ın nurlarını yansıtıp yayacak bir pencere aç! Aç da, bu sahife kabrimin tavanı gibi ve bu İsimler hakikat güneşinin şualarını ruhuma yansıtan bir pencere gibi olsun! İlâhî! Diliyor ve dileniyorum ki, ebedî bir dilim bulunsun ve onunla Kıyamet’e kadar İsimleri’nle Sana sesleneyim! Bu nakışları (münacaatı) dilim sustuktan sonra susmaz bir dil olarak benden kabûl buyur! Allah’ım! Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s.) öyle salât ve selâm eyle ki, onunla bizi bütün felâketlerden ve âfetlerden koru, bütün ihtiyaçlarımızı gider, bizi bütün kötülüklerimizin kirlerinden arındır ve bütün günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla! Ya Allah, ey duaları kabûl buyuran! Hayatım boyunca ve ölümümden sonra her ânım için benden efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s.), Âli’ne, Ashâbı’na, Ensârı’na ve tâbilerine milyon kere milyon salât ve selâm eyle. Ve her bir salât, ömrüm boyunca alıp verdiğim âsî nefeslerim adedince artsın! Ve her bir salât hürmetine, ya Erhame’r-Rahimîn, eşsiz ve sonsuz rahmetinle beni bağışla ve bana merhamet et! Âmîn!" (www.zaman.com.tr/ali-unal/hz-bediuzzamanin-az-bilinen-bir-munacaati_1174271.html) . . .Rabbim, eğer benim yüzümden, kusurlarımdan, günahlarımdan, hatalarımdan dolayı bu güzel hizmet erlerinin başına bir bela geldiyse, benim sorumlu olduğum eşim, dostum, ailem ve akrabamın yüzünden o güzel hizmet erlerinin başına bir bela geldiyse sana sığındım Rabbim. Beni affet, Sen ki affedicisin, Senin ki Rahmetin gazabından öndedir Allah’ım. Hidayet KARACA ve Ekrem DUMANLI abilerimi sana ısmarladım, senin tam kelimelerine ısmarladım. Rabbim sen onlara yardımcı ol. Senin rızanı kazanmak ve ismini dünyaya yaymak için giden o güzel insanların yüzü suyu hürmetine, yüz atmışa yakın ülkede eğitim öğretim gören o sabilerin yüzü suyu hürmetine, Kimse Yok Mu gönüllülerinin yardım ettiği yardıma muhtaç insanların yüzü suyu hürmetine senden diliyor ve dileniyorum ki sen yardım et onlara. Bilirim ki senin yardımcı olduklarına, olacaklarına hiç bir zalim, insi ve cinni, şeytan ve avaneleri dokunamaz. Sen ki her şeyi bilensin, görensin, duyansın. Yarattığın bu kulunun duasına sen icabet etmezsen icabet edecek yoktur. Sen bizlere yardım etmezsen gidecek başka kapımız da yoktur Allah’ım. Sana inandık, sana güvendik, dostlarımızı, kardeşlerimizi sana ısmarladık. Amin.
Silindi.
Silindi. Silindi. Silindi. Silindi. Silindi. Silindi. Silindi. |