Kaderimin değiştiği yer
Hatırlıyorum.
Sisli soğuk bir zemheri gecesiydi, hayatımın değiştiği an. Yürüdüm, yürüdüm O gece, Sisler içinde soğuktan tir, tir titrerken. Şaşkındım. Ve ben! Çok üzgündüm. Bu hiç bilmediğim kaderimin değişeceği yere doğru giderken. Yüzüme vuruyordu, zemheri ayazın soğuğu Burnum yüzlerim kan kırmızısı Saçlarım ve bıyıklarımın her telinden, sarkan buz parçası Ve gözlerim soğuktan yaşlı O gece yürüdüm, yürüdüm gecenin ilk yarısı. Elimde bir çanta, Bu hiç bilmedim kaderimin değişeceği yere doğru giderken. Gökyüzü dersen açık, gri beyaz buluttan Yolları dersen dolmuş yağan karlardan Buzlardan Ve ben! Direniyordum düşmemek için kaderimin değiştiği yere giderken Ve sonra. Korku veriyordu Kurtların, Hiç bilmediğim, çoban köpeklerinin uzaklardan ulumaları Bu Issız gecenin içinde Gecenin sessizliğinde koşarcasına Bu hiç bilmediğim kaderimin değişeceği yere doğru giderken. Adımlarım, çoğalıyordu Ayazdan burnumdan buzlar sarkıyordu. Ayaza çekmiş gökyüzün gri beyaz aydınlığında yürürken İşte o gece, Yürüdüm, yürüdüm kaderimin değiştiği yere doğru Gecenin ayazında Bir şehrin doğru dürüst lambası bile bulunmayan ıssız sokaklarında. Ve Issız gecenin ilk yarısında yürüdüm Bu hiç bilmediğim kaderimin değişeceği yere doğru giderken. Meğer felek, buraya yazmış yazımı Mevsimler yıllar geçti. Ve benim iyi diyebileceğim kötüdür diyebileceğim çok günlerim geçti Çektim! Yıllarca bu yerin, hem soğuğunu hem ayazını Yalnızlığım Ve perişanlığım içinde. En sonunda, Tanrı’m yazgımı değiştirdi Bu yazgımı, Hala çekmekteyim, Ömrümün sonbaharı, koşar adım yaklaşırken 09 Aralık 2014-12-09 Ahmet Yüksel Şanlı er |