]Annem, kızma ama, artık yanına gelmek istiyorum...
Annem,
kızma ama, artık yanına gelmek istiyorum... Hayata bağlılığım, heyecanım, yaşama isteğim, varlığımın en içten dileğim, kendimi, hep sevmem demekti. Ama yaşadığım o acı! o acıyla yaşamanın ilmiğinden geçtim, hayatımı koşullar, desinler/demesinler, kurallar zinciriyle dağladım... Ah! be gülüm sende biliyorsun, dilimi küstürdüm, gençliğimin öfkesine diz çöktürdüm, bedenimle yoldaşlığı, istemesem de ölümüne söndürdüm. Annem, gölgesinde efelendiğim koca çınarım... O, yanan yüreğimdi, onun için su, bir damla sevgiydi, o ki, bir yudum sevgiyi ararken kayboldu... Bir damla sevgi için, sonsuzlukta yalnızlığa soyundu. Gün oldu, bir aman’ın karanlığında, çayır çayır yaktım umuttan salımı, zaman oldu, zemherinin ayazında, tipi’ye kaptırdım pembe düşlerimi, yine de, hiç bir şey unutturamadı bana, o acıyı, annesizliği!... Oysa gülüm, şimdilerde, gökkuşağına bağlanmış, siyah bir kurdele oldu acım, ve ben, o kurdeleyi çözmeye çoktan alıştım! Ne dersin annem, geleyim mi? sen şimdi, ikindi çayı da koymuşsundur, gel dersen, turnaların kanadında yer ayırttım, akşamdan sabaha ordayım, annem!.. Atilla Yüceak Aralık 2014 Araştırmacı Yazar -Şair |