Megistus
ey ebu simbelin kraliçesi,
megistusun ışık kitabını okurken sırlara yelken açmışsın,hüzünlerden bir taç takmışsın, simyadan,riyaziyeye kelama uzanmışsın, ama artık eskisi gibi olmayacak günlerin, gerçek yakar,ateşten beterdir, cehennem çukurundan içilen bir zehir, vücudunu sindirirken zehir, geride bırakır pelteleşmiş bir beden ve harap bir zihin işte böyle bir acı, gülemezsin artık kaderi okurken, uyku girmez gözlerine olacakları görürken, toplumun yozluğuyla ve ifritliğini riyanın kokusuyla yüzleşirsin, avamın acılarını görürsün, egemenin tamahını, birbirini bir parça ekmek için satanları, jurnalcilerin ödüllendirildiği, riyanın mescitlerin de tapınan ve tapılanları, akçe tanrısına boyun eğenleri, bir akçe için arsızlaşan ve yoldaşının kanını eline bulaştıranları, sonra bağırırsın üç kere büyük diye, bu acıya dayanamam deyip gören gözlerini oyarsın, duyan kulaklarını koparırsın pisliğin kokusuna dayanamayan burnunu söker atarsın, riyayı hisseden derini soyar atarsın, bedeni atomlara kadar ayırırsın, yinede acın tükenmez,pislik kokusu yok olmaz, tuzlu su içen misali içtikçe dahada susarsın, acın şiddetlenir, ta ebede kadar. |