ganjtünemişim ganj kıyısında yoksul bir kulübenin sekisine koltuğumda kara bulutlar belki de, sana varışlara dağlar elverir diye bi haberim yaralarımdan yoluk kanatlarım ellerimde dilime çevrilmemiş dualar istiyor ulu ırmak tedavülden çoktan düşmüş ezberimdekiler sizin diyarlara özgü çıbanlarım var benden de öte derinlerde bilirim fayda vermez, çimsem de çimmesem de ayrılığımız kaç kulaç gelir, karşı yaka kaç kulaç her köşesinde ölçüler bir midir dünyanın sen mi bulandırıyorsun kuzeyden bu suları küllü yakarışlarımı yutuyor, bu devasa bulamaç kaç derviş hırkasını hara vermişim bir çıra bile olmamışım yücelerde bin yılın var diyor bilge kağan, çileler bitimine üryan gidilir nasılsa ulu toplanışa son umudum sedirlerde yollar nakşeyle nazar-ı şulenden bu nasıl çember-i dairedir, kurtulamıyorum kendi izlerimden nafile gidiyor mazbatasını almamış ziyaretlere kurbanlarım işaret vurduğum geçitlere akıtmışım tümünü geçsem de serden, tek damla kan çıkmaz ki bedenimden kasım |