Ah Mualla
ne zaman hüzünlü bir gecenin içinde
seni düşünmeye başlasam hazan bulutları çöker gözlerime ya bu şehre yağmur yağar ya da bir kaç damla yaş süzülür sessizce yanaklarımdan o eski ve senli günlerime dönerim buz tutan hayallerin içinden geçerim tazeliğini hâlâ koruyan anıların içinde bir bilsen ben nasıl da defalarca dönerim hani okul çıkışı el ele tutuşarak yürüdüğümüz o ağaçlıklı yol gelir birden aklıma ve her yeni günde kuşların senin adını söyleyerek başlattığı şarkılar çınlar kulaklarımda şimdi düşünüyorum da ne güzel günlerdi o günler ah Mualla belki de ben farkında olmadan on yedi yaşın felsefelerini yaşıyorum bu günkü aklımla köşe başındaki turşucuda içtiğimiz acılı ekşi turşu sularının tadı bu gün yaşadığım günler gibi tüm burukluğuyla hâlâ damaklarımda hani hatırlar mısın okul yolundaki bankların üzerine oturduğumuzda biz ne güzel şiirler okurduk birbirimize sen benim gözlerime bakıp kalırdın ben senin okuduğun mısralara takılırdım öylece kaybolurduk şiirlerin büyülü dünyasında en çok sevdiğimiz şairdi Ahmet Arif Cemal Süreya ve Cemal Süreya’dan öğrenmiştik verilen sözlerin sonunda bedel ödeneceğini verilen sözlerin sonunda harflerin kaybedilişini ve sen yine de ne çabuk unutmuştun harfleri heceleri kelimeleri birbirimize kurduğumuz o anlam dolu cümleleri inan ben hala unutmadım ne seni ne de benden habersizce ayrılıp gittiğin o günün tarihini ah Mualla seni bir andığımda ağzımdan kaç bin ah çıkar bir bilebilsen bir bilebilsen Mualla ah be Mualla... sinema afişlerinin asıldığı yolda el ele tutuşup afişlere baktığımız anlar geldi aklıma şimdi baktığımda ömrüm bir film şeridi gibi ekşisiyle acısıyla geçiverdi geçiverdi yalnızlığımla ve bunun tek sorumlusu inan ki sensin Mualla bu gece yine sessizce çıkacağım hayal dünyamın içinden ve yalnızlığıma sarılıp kaybolup gideceğim zamanın sonsuzluğuna yarın gece başka hayallerinde görüşmek üzere sana şimdilik hoşça kal hoşça kal Mualla... İhsan Çaybaşı |