Besta Dağları'nda...
Besta Dağları’nda ayaz bir gece
Soğuk iliklerime işliyor,üşüyorum anne Muş tütünüyle harmanlıyorum hasretini Sokulupta bir kayanın dibine Yokluğunu karıştırıp yakmışam hayalini. Asimile olmuş bir şarkı var dilimde ’’Orda bir köy var uzakta.’’ Adına türkü yazdıkları Sonra yakıp yıktıkları Köyümü düşlüyorum anne... Kabul ediyorum çok yaramazdım! Oyuna dalmıştım da; Üç kuzuyu kurda kaptırdım. Tarlamıza giriyor diye, Dat Mahmud’un tavuklarını taşladım. ’’Bir ölü, bir yaralı...’’ Sonra Dat Ehmed’in Mayhoş elmalarından çaldım Her defasında, Dayak yiyeceğimi bile bile... Ve sırf Türkçe bilmiyorum diye Tuvalet izni alamamıştım da; Altıma yapmıştım sınıfta... Şimdi anlatsam; Gülecekler ha! Bir bahar sabahı, Vedalaşmadan ayrıldığım Ve bir daha da kavuşamadığım Yakılan köyümü düşlüyorum anne; Külleri arasında kaldı O giymeye kıyamadığım Bayramlık ayakkabılarım... Köyümü düşünüyorum anne! Toprağımı... Yurdumu... Çocukluğumu... Besta Dağları’nda ayaz bir gece Soğuk düşlerime işliyor,üşüyorum anne... Ölümle dans etmekte ne! Çırılçıplak sevişiyoruz! Nefes nefese... Kan ter içinde... O değil de! Giderken bir veda bile etmedim Çünkü bir yare, ’’-Kendine sevecek başka bir yar bul...’’ -denir de; Bir anaya, ’’Bağrına basacak başka bir evlat bul...’’ -denir mi giderken ölüme? Hakkını helal et anne! Korkularımla harmanlıyorum şimdi Çocukken doyamadığım oyunları... Şimdi öyle heyacan dolu ki! Önüm, Arkam, Sağım, Solum, ÖLÜM... ÖLÜM,,, ÖLÜM... Besta Dağları’nda ayaz bir gece Soğuk gülüşlerime işliyor,ölüyorum anne. |