Düşlerimde
Bir çocuk edasıyla gülümsedim ve düşledim,
Sefalet sinmiş mahallenizde. Seninle Pembe hayallerimizi nasıl sakladığımızı... Hatırlarım, Beyaz bir gelinlik gibi, Örterdi erik çiçekleri, daracık sokağınızı O kırmızı karanfilli, yola bakan balkondan. Yüzünü tam görebilene aşk olsun, Her zaman, dağınık duran, Uzun saçlarından… Karşılıklıydı aşkımız, Ama karşılık veremiyorduk! Oynuyorduk adeta! Birimiz sağırı, birimiz ise dilsizi. Baharat kokulu mutfağınızın, pencere dibinde, Çok gece boşuna üşüdüm, Hastalandım. Kaç gece Babana yakalandım! Önce gülümser sonra da suratıma yapıştırırdı fesleğen kokan avuçlarını… Sonra bir gün, babanın cenazesi kaldırılırken, Kuyu suyundan çamurlaşmış avlunuzdan, Biçare olmuş! Kırmızılaşmıştı Kahve gözlerin, Babanın ardından ağlamaktan… Elindeki Reyhana fesleğen kokusu karışırken, Yağmur damlaları düştü sokağınıza yüce haktan… O gece gökyüzü çok gürledi, Pencereden size baktım, göremedim seni. Ağlıyordu, koklayıp duruyordu annen kaybettiği aşkının gömleğini. Küçük kardeşin kucağında uyutuyordu babanın hediye ettiği bezden bebeğini… Erik çiçeği kokulu bir sabah, en kötü haber geldi. Senin için öldü dediler! ‘Ona Sarılınca, karanlıktan korkmuyorum’ dediğin babanın yanına toprağa verdiler… Çok zaman sonra yolum düştü sokağınıza, Başımı çeviremedim, acıdı içim! Bakamadım harabe olmuş, kırmızı karanfilli balkonunuza… Yazan raviz Demirel… |