9
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
2096
Okunma

Unut onu.
hangi sokak çocuğu eski sıcak yatağını özler ki
alışmıştır soğuğu üstüne giyinmeye
anne kokusu burnunda kalan eski bir hatıra
baba dayağından arta kalan
bir sen misin arkada şansızlıklarıyla boğuşan
millet ekmek derdinde
sen aşkın şansızlığından dem vurma bana.
gönlüne yediğin onca darbeden uslanmadın mı daha?
sırtında nankörlüğün kamçı izlerini kapatma telaşın
uzanan en yakın ele sahiplenme çaban
buz tutan parmakları ısıtma telaşını haklı göstermez ki.
duvarda asılı bir tablonun içindesin
Picasso’nun o ilk zamanlar
çözülmeyen natürmort fırça darbelerinin arkasına gizlenmişsin
çözene gülümseyen mor dudakların var
hiç gerçekle öpülmemiş
gözlerin bir çizginin arasından kısık bakıyor.
Doğu’ya dönsen çocuk çığlıkları
böylesi bir dünyaya annesinin süt kokan memesinden düştükleri an
gözleri açık ölüyorlar
halbuki nice rengarenk kelebekler uçuşacaktı daha
ergenlik kelimesini telaffuz edemeyen dudaklarından.
Batı dayak yiyen kadın inlemeleri
bir kaç kurşun yetiyor pişmanlıkları öldürmeye.
"terör önce neden bizleri bulur" dememek lazım
çünkü gücü çocuklara, kadınlara yetenin
beynini sorgulamak sana düşmez
olmayan bir şeyi ne zamandır kafana takıyorsun
bozuk para gibi harcanan sevi sözlerini kucakla sen
bakma geriye
yoksa Oz’un büyücüsü yakalayacak bacaklarından
ilk gördüğün kuyuya fırlat aşkı
Yusuf’un gözleri yumuk merak etme
Züleyha elini kesmişti ya hani
kan damlarken yokluk hanesine
belki de o yüzden görmemişti kapalı gözleriyle
senin Yusuf’un da
seni görmeyecek merak etme.
zaman törpüsünü insan duygularına yönlendirdiğinden beri
düşen sevi talaşlarını doldur bir faraşa
ilk gördüğün çöpün içine boca et.
inanma artık
gerçek sevdalar miadını doldurdu
amazon ruhun çıksın ortaya
ağlama
kimse değmez o göz pınarlarından dökülen incilere
sarraf bir yürek bulana kadar
sakla
ha ardında bıraktığının da bırak artık yakasını
bir araya getirmen mümkün değil.
Ayvazım DENİZ