YAĞMUR DEDİĞİN BİR AVUÇ HÜZÜN
Issız bir mekânda
Gün sayarken tek başına Sancılı günlerin ardından Ağır gelir anılar Duyulmaz olur Asi ruhunun iniltileri Tıpkı şimdi olduğu gibi Yağmurlu Bir gecede Sabaha kadar Konuşur durur İçindeki kadın Susturamazsın içindeki sesleri Bilirim Uzaklarda geçmek bilmez saatler Zaman denen ışıksız tünelde kaybolursun Farkında olmadan Keskin zik-zaklar çizersin Savrulursun ordan oraya Derin bir sessizliğin ortasından geçer Hasret denen gökkuşağı Süzülür gün ışığı pencerenden Merhaba yabancı der gibi Güneş Doğar gözlerine Dudakların kurur Söylesem şimdi Dile getirsem onca sıkıntıyı Bilmem anlayabilir misin Neden bu kadar kırılmışım Yabancılaşmam Yokluğunaydı bunca sitem Gitmelerin ardından Gölgelere saklanmam Vedadan kaçıştı desem Çözebilir misin suskunluğumu İstesen de Hissedemezsin yürek ağrısını Anlamalısın gözüm Kaybolunca inanç Umutlar tükenirmiş Bıraktığın gibi kalmıyormuş Yâr dediğin Deniz Derya Giritli Gönül sesime nefesini üfleyen , Nuray Çakmak arkadaşıma sonsuz teşekkürler. |
Haram yeyip
İnsanı semirenler.
Gözü aç
Devleti kemirenler.
Açlığı bilir misiniz.
Fırın yıkar ac insan
Ac insan karnını doyurmak için
Kurt olup avına saldırmazsa
İt olur
Fırın yıkar…
Şerfli, haysiyetli insan
İnsanı semirmez,
Devleti kemirmez.
Sadece;
Ac it fırın yıkar...
---- 05.10.2014 - Tozkoparan/İstanbul
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul