Takvim yapraklarını yırttığım günleri say
Takvim yapraklarını yırttığım günleri say
Say sen gideli saat, saat ve gün gün, ay ,ay Say ki ne beklemişim yollarını seneler Ne gün doğdu bahtıma ne gül açtı bahçeler Dibi görülmez sonsuz bir boşluğa bıraktın Hayatın baharında neydi bir bakış baktın Geceler günler saat dakikalar karıştı Tükenmez ızdıraplar ah, art, arda yarıştı Tükettim be vefasız yoluna ne takvimler Güz ayında yaprağın döküldüğü ekimler Ne saat’ler ne günler ne ayları tükettim Kış; şakağa kar döken sayıları tükettim Her bahar gülden önce açardın yaylalarda Kış olur dökülmezdi gülün beyazdın karda Işık verir gözlerin bakışlar çevrilirdi Zülfüne doladığın yiğitler devrilirdi Simsiyah kirpiklerin ok olur kaşların yay Güneş gibi doğardın söner görülmezdi ay Güller açtın bahar mı? Hep sizin yaylalarda Ak düşürdüğün şimdi saçlarım beyaz karda Su vermiyor çeşmeler su vermiyor kurudu Gül açtığında Nar’a yaktığın hayat durdu Gülşen’im soldu döktü baharında yaprağım Sazlık idi çöl oldu kurudu şu toprağım Sorma halimi giydim sen gideli karalar Issız kuş uçmaz kervan geçmez oldu buralar Bahtıma bir değişmez tuttun kitabe yazdın Kara yazdın kalemin beyazdı sen beyazdın O gün bu gündür sorma önüm göremez oldum Şu yalan hayatın hiç zevkin eremez oldum O gidişle dönmedin geri gittin unuttun Çölde gölge gibiydin göklerde bir bulut’tun Ayında yol alırdım ışıktı geceleri Kışları kılar idin bahar vardığın yeri Gün ettim sen gideli hep günümü gün ettim Yollarına durdum kırk sene ömür tükettim Taş kesildi yüreğin bağladın şu zülfüne Taş insafa gelirken yine duymadın yine Seneler geçti ışık vermedi pencereler Her gün daha simsiyah kesildi şu geceler Ne perdeler açıldı ara verdi geceye Yokluğunda ne kapım açıldı bir kimseye Şiirler yazdım sana acı dolu gam yüklü Acılar çektim daha hep küçüklü büyüklü Ufukları süzerek hep şu yollara baktım Ah;kendimi dönülmez bir boşluğa bıraktım |