BİRAZ MÜSAADEdurun orada girmeyin içeriye çırılçıplağım şu an henüz yüzüme giyecek yalan gülücükleri bulamadım nereye kaboldular bilmiyorum hâlbuki daha dündü dudaklarımdan çıkarıp komodinin üstüne koymuştum. yeniden, hep yeniden almak zorunda kalıyorum gizli esen hazan rüzgârlarıyla kaybolup gidiyorlar aniden daldaki yaprak gibi hışırdayıp düşüyorlar bir yerlere kaybolan gülüşlerimi satın almak istesem kapalı oluyor maske satan dükkanlar pazar da değil ama cenazeleri oluyor besbelli böyle çıplak kalıyorum işte ortada yedek de vermiyorlarmış öyle çokmuş ki talebi idare edecekmişim kapatarak gözlerimi dolaplara tıkacakmışım acı dolu sözlerimi. arada başımı camdan çıkarmama müsaade varmış ama yüzümün çıplaklığını bir peçe takarak gizlemeliymişim o kadar belirginmiş ki acı görenler korkabilirmiş hakkım yokmuş kimseyi hüzün denizine çekmeye herkes yüzmeyi bilmiyormuş benim gibi vebalini ödeyemezmişim boğulan gözyaşlarının içimde kaynatmalıymışım çaresizlik kazanını vakitsiz ortalığı kışa çeviren sonbahar hazanını gizli gizli seyretmeliymişim camdan. biraz müsaade edin bana çok değil birkaç gün yeter toparlarım etrafı şu an darmadağın odalarım sebebini tek benim bildiğim tuhaf bir hâlsizlik var üstümde elimi kıpırdatacak gücüm yok kaybolan umutlarımı bir bulayım bu dağınıklıkta ondan sonra serbestçe gelebilirsiniz yine kahkaha dolu olan sofama yalan gülücüklerlerin cirit attığı kahrolası yüzüme az kaldı biraz müsaade. Ayvazım DENİZ |
kaleminize sağlık