GÜNEŞ
GÜNEŞ
O yaşlanmış çınarın, yaprağında duruşun Nicesi aşıklara, şahitsin sen ey Güneş Geceye, sapan taşı gibi hırçın vuruşun Paslanmış karanlıklara, vahitsin sen ey Güneş Rahmet vadilerinden, pencereme dikildi Yeryüzü aşikardı, bayılır sessiz sessiz Karşı ki tepelerden, usul usul çekildi Heyûle bir ağ gibi, yayılır sessiz sessiz Ürkek bir ceylan gibi; o güzide akışın Göğsümdeki umutlar, yeşerir birer birer Maverayı mest eder, bir mücella bakışın Ense kökümden şimdi, sessiz sedasız gider Poyraz delice vursa, hiç bir ah işitmezsin Kızıl akşamlarınla bile, barışıksın sen Şefkatine sığınan, mazlumu üşütmezsin Kapıyı vurmadan gel ! Böyle alışıksın sen Hicabın arkasından , sokulur ağır ağır Ses baygın dilim ama; korktukça gölgem uzar Hırçın bir gülüş ile, vurduğun duvar sağır Söyleyin bana kuru otlar, kimin bu mezar? Seni ufuklar bekler, avluda durma sakın Geride bıraktığın, güller büyüdü artık Gün, zaman deli bir tay, eğeri vurama sakın Yıldızları söndürdün gökler uyudu artık ******** Bir lahzacık doğu ver sensiz ben ser sefilim Ben ayı şahit tuttum yıldızlar var kefilim 16/09/2014 Harun YILDIRIM |
güçlü kaleminden okumaya alışkın olduğumu
muazzam bir eser daha
kocaman tebriklerimle