mektup-aşk
bir mektup zamanı yaşamalıydık ’’bu aşkı’’
beklerdim, gözlerdim posta yolunu bir zarfı koklardım bir sineme yaslardım sen diye kokusu gül, kokusu sevgilinin diyarından bir mektup zamanını kovalardı akrep yelkovanı ve tüm zaman bir o an için gerisin geri ayak diretirdi akmamaya ben yine seni mutlak beklerdim postacının yolunda... bir mektup zamanında yaşasaydık senle aşkı ben yazında okurdum senin gözlerini ve her kelimede bin türlü düşünürdüm her bir harfin değişik darbesini neden a harfi bi aşk kelimesinde farklı düşünürdüm düşünürdüm neden m harfi hep titrek, ama belli ki o harfte bir isimden nasibini almış... yazılan her kelime an be an aklımda olurdu tıpkı hafızın zikri gibi özenle her harfin vuruşu kalbime başka bir dünya seni kurardı içime ve her cümlenin sonunda noktanın olmamasını aşkının sonsuzluğuna yorabilirdim pekala bunu da uzunca düşündükten sonra bir mektupta sana seni anladığıma delil sunabilirdim belki de... bir mektup çağında yaşasaydık ’’bu aşkı’’ gözlerin ela tenin beyaz, bir temiz sayfaya kara kalem çizilmiş bir sanat sen yüzünde güneşin sevinci; bir kardelen çiçeğinin, sen yüzünde uzak diyarların özlemi; kararmış, kızmış bir demet bulutla ve benlerin ah izleri yüzünde ezelden öptüğüm yer gibi öylece besbelli... bir mektup çağında yaşasaydık senle bu aşkı ... gül’’e özlemle sitemle, hasretle ama her şeyin başı ve sonu olan sevgiyle,,, |