yara mazimiralayın kızı şimdi nerelerdesin bilmem ama otuz yıl sonra uğradım divriği konaklarına tayin edildiğiniz tokattan çığlıkların tarifini etsene bana hani okul çıkışında yalanlar söyleyerek yolumu uzatırdım ya sırf yanında yürümek için donmuş çeşmelerin önünden geçerdik,ezberimizde patika camlara ateş düşerdi akşamları senden ayrılınca başlardım yanmaya ayaklarıma düşerdi ilk ateş mengüç kaldırımlarının ayazında yazmak çok zor şimdi, söylenmemiş sözleri tehir yemiş trenlere yapışsa da avazım en son cümlem gordion misali halâ boğazımda sanki kesdoğan kalesinden el sallar gibi yıkık konağınıza düşmüş silüetin ben ortayaşı çoktan geçmiş bir yetim ne şhirler yıkıldı üstüme inan bana,bu kasaba ömrüme biçilmiş diyetim kuzuya dönerken hırçınlığım hangi nesnenin ifadesini alacaksın ki tokmak demirleri bile çürümüş kanatlı kapıların kümbetlerini bile sıvamışlar selçuğun kalmamış tek bir tanığım ah...miralayın kızı bu nasıl alay alay yaralar bel bağladığım işaretler adını kazıdığım selviler toptan mı yanar kasım |